Add to Flipboard Magazine.

29 Aralık 2013

PROF. DR. VEYSEL BATMAZ'IN ZAMBİYA ÜNİVERSİTESİ KİTLE İLETİŞİM BÖLÜMÜ ZİYARETİ

 Zambiya Üniversitesi 3. sınıf Kitle İletişim öğrencileri ile birlikte
 Zambiya Üniversitesi Beşeri ve Sosyal Bilimler Okulu, Gelişme Çalışmaları ve Kitle İletişimi Bölüm Başkanı Gerald Kachingwe Mwale ile birlikte
 Zambiya Üniversitesi Kitle İletişim Bölümü radyo stüdyolarında (yukarıda ve altta)... UNZA radyosu, Başkent Lusaka'nın en etkili ve en çok dinlenen yerel radyosu olarak yayın yapıyor. Hükümeti ve politik sistemi eleştiren tüm içerikler öğrenciler tarafından oluşturuluyor.


27 Aralık 2013

2013 HAZİRAN AYINDA EURAM KONFERANSI'NDA DOÇ. BELYAEVA ve PROF. BATMAZ, "Rusya ve Türkiye'de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çerçevesi Modeli Kurmak" BAŞLIKLI BİLDİRİ SUNDU

Doç. Dr. Zhanna Belyaeva (Ural Federal Universitesi-Ekaterinburg/Rusya), Prof. Dr. Veysel Batmaz ile birlikte Avrupa Yönetim Akademisi İstanbul Konferansı'nda (EURAM-2013) "AN ATTEMPT TO BUILD A MODEL OF Corporate Social Responsibility Framework in Russia and Turkey" başlıklı bildiri sundu.

12 Kasım 2013

YÖK YOK OLUYOR.... İNŞALLAH!

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, YÖK’ün kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım’da yayımladığı akademik özgürlük bildirisinde şu ifadeleri kullandı (umarız kullanmakla yetinmez, yürütmeye karşın uygular da...): “Üniversite yerleşkeleri öğrencilerin kendi görüşlerini rahatlıkla ifade edebilecekleri güvenli ortamlar olmalıdır. Entelektüel çeşitliliğin ve düşünsel çoğulluğun baskılanması; öğretim/öğrenim süreçlerinin verimliliğini azaltacak, öğrencilerin öğrenme özgürlüğünü kısıtlayacak, eleştirel ve derinlikli düşüncenin oluşum imkânlarını zora sokacaktır.”

29 Ekim 2013

CUMHURİYET 2013 KUTLU OLSUN

Mecliste ilk başörtülü: Latife Hanım....

Atatürk'ün eşi Latife Hanım, Meclis'e giren ilk kadındır. Aynı zamanda Meclis'e giren ilk örtülü kadındır. Atatürk'ün yapacağı konuşmayı dinlemek isteyen Latife Hanım, bu isteğini dile getirdiğinde Atatürk, O'nu doğrudan Meclis'e götürmek yerine, Bursa Milletvekili Şeyh Servet Efendi'nin Latife Hanım'ı Meclis'e davet etmesini sağlıyor. Latife Hanım'ın Atatürk'ün yanında yurt gezilerine katılması ise Adana Müftüsü'nün verdiği fetva ile sağlanıyor. Evlenmeden önce başını örtmeyen Latife Hanım, Köşk'e çıktıktan sonra kapanıyor.

04 Ekim 2013

ŞU (Z)AT İŞBAŞINDA

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi kurulduğu 1993 yılından bu yana çalkantılı bir akademik düzeyde bata çıka yüzüyor. Sanki bir “Penguen” mübarek... Öğretim kalitesi, özellikle gazetecilik bölümünde, yerlerde sürünen bu okul, 2013 Ekim ayında, tarihinde ilk kez kaliteli medya eğitimi yapabilmek için yeni bir fırsat yakaladı; “fakülte” adına yaraşır yönetim kurulları ve bölüm başkanları göreve geldi; eski yönetimden kişiler 20 yıldır kendi kendilerini tayin ettikleri kurullara yapılan seçimler sonucunda giremediler. Fakat, açıkta kalan bu gaz-lama manipülatörlerinin “yetiştirdiği” gaz-teciler yine rahat durmuyorlar ve düşman yetiştirilecek hale getirdikleri medyayı yine kirli amaçları için kullanıyorlar ve gaz-te tarihine komiklikleriyle imza atmaya devam ediyorlar.

Şu iki linki tıklayın ve yayın tarihlerine bakın:

Okudunuz herhalde: Haber aynı, belgeler aynı. Peki, yayın tarihlerine dikkat ettiniz mi? Radikal’de yayınlanan 28 Şubat 2013 tarihli; Hürriyet’te yayınlanan 3 Ekim 2013 tarihli; arada 7 ay kadar fark var. Haberin olay tarihi, 2 Şubat 2013.

Kovulduğu medyaya düşman olacağına, onu kaynak olarak kullanan Uğur Dündar’ı da  alet ettikleri bu 3 Ekim 2013 tarihli “yeni” “manipülasyoncu” haber, Doğan Medya’sının farklı bu iki varakında neden 7 ay arayla iki kez yayınlandı? Bu sorunun cevabı, bu iletinin başlığında... Anlaşılan yönetimi arındıran şu andaki Dekan Prof. Dr. Aydemir Okay’ı yıpratmak (!) için bu saçma haberden başkasını bulamamışlar. Hempaları uyarıyoruz: Bu daha başlangıç...

[Uğur Dündar'ın manipülasyona katkısı için Bkz: 03.10.2013 tarihli HalkTV’de yayınlanan “Halk Arenası” adlı programın bir bölümü— Veysel Batmaz’ın NOTU: Düşman yetiştirdiğimiz medyanın baş Ertuğrulgillerinden olan Yılmaz Közdil denilen kişinin “ne tür bir medya” istediğinin lapsüsü, son günlerin tek başarılı gazeteciliği olan ve sorularıyla gaz-teci değil, gazeteci olduğunu kanıtlayan Ece Zereycan’ın Esat Röportajını yorumlayış dangalaklığında sırıtmış durumda... Neymiş efendim, "diktatör Esat Türk televizyonlarını kendi propagandası ve Başbakan’ımıza hakaret için kullanıyormuş, hiç kimse Başbakan'ımıza hakaret edemezmiş, Obama'ya bu diktatör hakaret edebiliyor muymuş... televizyonlarımızı bu diktatöre kullandırtmamamız, alet olunmaması lazımmış..." : http://www.haber3.com/yilmaz-ozdil-esadi-yerden-yere-vurdu-haberi-2232666h.htm Ertuğrul tornasından çıkma kendi geçmişine bakmadan şimdi medyaya söven, üç beş kulağa hoş gelen kelime oyunuyla boş bu adama “medya/orta-m—ara-ç” öğretmek lazım... Bir de şunu vurgulayalım: Umuyoruz istemeden olmuştur; Uğur Dündar, yukarıda linklerde yer alan haberi 7 ay sonra sanki yeni olmuşçasına hiç ilgisi olmadığı halde programına taşımadan önce açıp telefonu, benden teyit alabilirdi. Sorumuz şu: Uğur Dündar bu işe neden girdi?-VB]

Ertuğrulgillerden Közdillere duyuruyoruz: Medya 2007’den sonra bozulmadı; hep bozuktu. Son dönemde “medya yeniden yapılanmışmış, gaz-teciler işsiz bırakılmışlarmış”, vs. Peki, 1995’lerden sonraki “medyada eleman kartelini” kim yarattı? Şimdi Ertuğrulgiller olarak medya tarihine geçecek olanlar, replika olarak yerlerini alan “yandaşlara” laf atarken, dönüp kendi tarihlerine baksınlar. Bir de Medyaya Düşman Yetiştiriyorum kitabını okusunlar... Böylece yukarıda tekrar ettikleri haberin manipülasyon niteliğini belki kavrarlar. Belki de utanırlar... Yandaşı da, kandaşı da siz (Doğan-Bilgin-Ciner-Karamehmet med-cezircileri olarak bu yandaş dediklerinizi destekleyerek) martavalcı, kalkınmasalcı kalemşörler yarattınız.


İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne karışmayın; eski yöneticilerinden kurtulan bu okul, belki “fakülte” olur. Karışsanız da nafile, çünkü bu okulda okuyan öğrenciler, artık sizin “iş” bulmakla idare ettiğiniz ve medyada “stajyer” ayaklarıyla sömürdüğünüz çocuklar değil. Anlamlı bir eğitim ve onurla yapacakları bir meslek istiyorlar. Gerekirse, gezine gezine “muhalefeti” de onlar yaparlar. Penguenleri de Güney Kutbuna sallayıverirler.

01 Ekim 2013

Mülkiye (Ankara SBF) Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe:

Üniversitelere özel güvenliklerin yerine polisin yerleştirilmesine nasıl bakıyorsunuz?
“Kesinlikle karşı çıkıyorum. Her yeri ve her şeyi denetim altında tutmaya çalışan otoriter yönetim anlayışının bir yansıması. Üniversitelerde sürekli polisin bulunmasını gerektirecek bir güvenlik sorunu yoktur. Burayı polise açmak, üniversite yöneticilerini süreç dışına çıkarma arayışıdır. Buraya polis soktuğunuz zaman burada kavgayı, çatışmayı, ayrışmayı, bölünmeyi bilinçli olarak çoğaltmış olursunuz. Ben çok sakıncalı buluyorum. Bu konudaki bir düzenleme Türkiye’deki üniversiteleri zor bir sürece sokar.”

09 Eylül 2013

ODTÜ Rektörü Prof. Ahmet ACAR'dan önemli uyarı:

‘Polis gelirse gençlik radikalleşir’  

Bu olay sonrasında “üniversitelere polis” projesi yeniden gündeme getirildi. Görüşünüz nedir?
- Bizim yerleşkemizden 2008’de jandarma çıkarken polis konulması teklif edildi. Biz bunu uygun görmedik. Nitekim son 5 yılda da sadece iki kez dışarıdan polis istemek durumunda kalındı. Onlar da dışarıdan gelen grupların çıkardığı olaylarla ilgiliydi. Üniversitelerde çıkan çatışmaların kaynağını üniversiteler olarak görmemek lazım. Hatta üniversitelerde sosyal çevrenin daha fazla kontrolü olduğu için frenleyici bir yönü de vardır. Ama toplum gerildikçe bu gerginlik üniversiteye de kaçınılmaz olarak yansıyor. Toplumun sorunları en açık şekilde üniversitelerde yaşanıyor. Üniversitedeki olayları polisle bastırsanız dahi başka yerde yine patlayacak o gerilim. Polis gelse hem üniversitedeki gençlerin daha radikalleşmesi, hem de toplumun farklı noktalarında patlamaların yaşanma ihtimali düşünülmeli.
Bu olay sonrasında başlayan ODTÜ tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- ODTÜ olayların odağına, hedefine çekilmek isteniyor. Ben üniversitemizin herhangi bir parti lehine ya da aleyhine kullanılmasını istemiyorum. Şimdiye kadar da kullanılmadı. Burası bir bilim kurumu. Ama bizim de yöneticilerimizden beklentimiz, bu tür haberler çıktığında açıp sormaları. Milli Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı açıp sordular. Tek bir kaynaktan gelen haberler üzerine tepki göstermeyip ilgili kurumdan bilgi alarak karar verseler daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. 

03 Eylül 2013

İSTANBUL İLETİŞİM İLK KEZ "FAKÜLTE" OLDU

Prof. Dr. Arzu KİHTİR, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanlığına atandı; böylelikle, son on beş yıldır yöneticilik taslayanların tamamı yönetim kademelerinin ve kurulların dışına çıkartılmış oldu... Bu bir tarihi andır ve İstanbul iletişim meslek yüksek lisesi ilk kez FAKÜLTE* olmuştur.
          
(*) Fakülte "beceri" demektir.

02 Ağustos 2013

ZORUNLU AÇIKLAMA III

Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi'nden 01.08.2013 tarihinde yapılan açıklamada,”…  açılan soruşturmaların Gezi Parkı direnişine ilişkin ülke çapında başlatılan cadı avının üniversite ayağını oluşturduğunun da farkındayız. Uludağ, Kocaeli ve İstanbul üniversitelerinin ardından Marmara İletişim Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran’ın, Gezi Parkı direnişi üzerine kaleme aldığı yazısında 'çevreci bir protestoyu fırsat bilerek AK Parti’yi köşeye sıkıştırmayı hedefleyen provokasyon odakları iyi tespit edilmeli, bunların yerli ve yabancı destekçileri adalete teslim edilip yargı sürecine başvurulmalıdır' diyerek işaret etmesiyle Marmara Üniversite’sinde devam edilen bu cadı avına, ... direneceğimizi bildiriyoruz." denmektedir. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Gezi ile ilgili sadece benim için bir sorgulama yürütmekte ve işbu sendikanın belirttiği üzere Gezi olayları ile ilgili bir “cadı avı” kampanyası içinde yer almamaktadır. İlgilenenlerin bilgisine sunarım. Hakkımda Suat Gezgin ve Mesut Parlak dönemlerinde açılan haksız ve hukuksuz soruşturmalara ve cezalandırmalara ses çıkartmayan işbu sendikanın İstanbul Üniversitesi ile ilgili olarak mesnedi olmayan "Gezi Cadı Avı" iddialarını yersizce dile getirmesini de kınıyorum. Gezi direnişi ile ilgili duruşumun tek başına bir duruş olduğunu da kamuya sunuyorum. Prof. Dr. Veysel BATMAZ

25 Temmuz 2013

BİLİM İNSANLARI "GEZİ" OLAYLARI İLE İLGİLİ AKADEMİSYENLERE YAPILAN SALDIRILARI VE SORUŞTURMALARI PROTESTO ETTİ

25 Temmuz 2013

Ekselansları Dr. Abdullah Gul,
            Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Ankara
                cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr
Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya,
            YÖK Başkanı, Ankara
                webadmin@yok.gov.tr
Prof. Dr. Yunus Söylet,
            Istanbul Universitesi Rektörü, Istanbul
                ysoylet@gmail.com,
                iubasin@istanbul.edu.tr,
                iubilgi@istanbul.edu.tr,
           
Ekselansları ve Sevgili Baylar:

            Altta imzaları olan bizler, Türk hükümetinin kentsel dönüşüm politikalarını protesto etmek ve insan hakları ve akademik özgürlükleri savunmak için yapılagelen eylemlere kendi akademik ilgilerini gösterdiler diye Prof. Veysel Batmaz ve diğer akademisyenlere verilen rahatsızlığı ve saldırıyı protesto ediyoruz.

            Verilen bu rahatsızlığın iki boyutu olduğu görülüyor. Biri, dünyada adeta yegâne olarak adlandırılabilecek çok ender rastlanan protesto hareketlerinden biri ile kendi akademik kapasiteleri çerçevesinde ilgilenmeleri yüzünden Prof. Batmaz ve diğerlerine saldırılmasıdır. Bu mazur görülemez. Üniversite profesörleri sadece profesör değil aynı zamanda Cumhuriyetin vatandaşlarıdırlar. Vatandaş olarak, kendi hayatlarını da ilgilendiren meselelerde devlet otoritesine yandaş veya karşı sivil toplum hareketlerine destek vermeleri onların Anayasal hakları ve sivil sorumluluklarıdır. Bu destekleri yüzünden onlara rahatsızlık vermek, onları haklarından mahrum etmekten daha az bir şey değildir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki demokratik ilkeleri küçümsemek demektir.

            Diğeri ise, eşit düzeyde endişe verici ve daha da fazla mazur görülemezdir. Bu da, öğretmen ve araştırmacı olarak öğretim üyelerinin faaliyetlerine haksız ve yersiz müdahaledir. Görüyoruz ki, Prof. Batmaz, ders konularının bir parçası olarak Taksim Gezisi eylemlerine katılmış olan öğrencilerine fazladan 20 puan vereceğini ilan etmesi nedeniyle sözel saldırıya uğramıştır. Prof. Batmaz’ın bilimsel alanı iletişim araştırmalarıdır. Bu tür bir ders değerlendirmesi uygulaması, hükümet karşıtı bir kışkırtmadan çok, antropolojik araştırmalarda “katılımcı gözlem” olarak adlandırılan bir uygulamaya öğrencileri teşvik etmek için çarpıcı bir uygunluktadır. Sadece uygun değil, aynı zamanda gerekli olan bir iletişim araştırmaları unsurudur. Böyle bir nedenle Prof. Batmaz’ı sorgulamak, onun, bir profesör olarak özgürlüğünü ve görevlerini sorgulamak demektir. Bu, aynı zamanda, onun akademik alanının neyi içerdiğini kınanacak şekilde bilmemek demektir.

            Bu nedenlerle, akademisyenleri hedef almış olan bu yasalara aykırı provokasyona karşı Rektör Yunus Söylet’in cesur ve haklı duruşunun da farkında olarak, Cumhurbaşkanı ve yüksek öğrenim otoriteleri olarak sizleri bu sorgulamaları ve saldırıları durdurmaya; Prof. Batmaz ve diğerlerine, sadece sivil ve akademik haklarını kullandılar diye verilen rahatsızlığı sonlandırmaya nezaketle çağırıyoruz.

Saygılarımızla,


Arif Dirlik, Oregon Üniversitesi, Emekli Knight Sosyal Bilim Profesörü, ABD
Roxann Prazniak, Oregon Üniversitesi, Clark Honors Koleji, Tarih Profesörü, ABD
Ravi Arvand Palat, Binghamton Üniversitesi, Sosyoloji Profesörü, ABD
Henry Giroux, McMaster Üniversitesi, Global Televizyon Ağı-İngiliz Kültürel Çalışmalar Başkanı, Kanada
John Makeham, Avustralya Ulusal Üniversitesi, Asya ve Pasifik Koleji, Çin Çalışmaları Profesörü, Avustralya
John Brown Childs, Kalifornia Üniversitesi-Santa Cruz, Emekli Sosyoloji Profesörü, ABD
Kwai Cheung Lo, Hong Kong Baptist Universitesi, Profesör
Louise Edwards, Hong Kong Üniversitesi, Çin Çalışmaları Profesörü
Jack Qiu, Hong Kong Çin Üniversitesi, İletişim Profesörü
David Palmer, Hang Kong Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
Dianne Newell, British Columbia Üniversitesi, Tarih Profesörü, Kanada
Lindsay Waters, Harvard Üniversitesi Yayınevi (Harvard University Press), Direktör, ABD
Wang Xiaoming, Şanghay Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Profesörü, Çin Halk Cumhuriyeti
Ling-chi Wang, California Üniversitesi-Berkeley, Etnik Çalışmalar Emekli Profesörü, ABD
Kam Louie, Hong Kong Üniversitesi, Sanat Fakültesi Dekanı
Viren Murthy, Wisconsin Üniversitesi-Madison, Tarih Bölümü, ABD
Sebastian Veg, EHESS, Direktör, Paris
Harbans Mukhia, Jawaharlal Nehru Üniversitesi Eski Rektörü ve Tarih Emekli Profesörü,Delhi, Hindistan
Chris Connery, Kalifornia Üniversitesi-Santa Cruz, Profesör, ABD
Kris Olds, Wisconsin Üniversitesi-Madison, Coğrafya Profesörü, ABD
Liu Dong, Tsinghua Universitesi, Pekin, Ulusal Çalışmalar Profesörü, Çin Halk Cumhuriyeti
Uğur S. Aker, Hiram Koleji, Ekonomi Profesörü, ABD
Mahmut Hortaçsu, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fizik Profesörü, Türkiye
W. John Green, Latin American News Digest, Editör, ABD
Ruth Hung, Hong Kong Baptist Universitesi, Yrd. Doç.
QS Tong, Hong Kong Üniversitesi, İngilizce Okulu Profesörü
Imre Szeman, Alberta Üniversitesi, Kanada Kültürel Çalışmalar Araştırma Başkanı, Kanada
Wang Ning, Tsinghua Üniversitesi, İngilizce ve Kültürel Çalışmalar Profesörü, Pekin, Çin Halk Cumhuriyeti
K.P. Shankaran, Delhi Üniversitesi, St. Stephen’s Koleji, Emekli Doçent
David Bartel, CEFC, Hong Kong, Doktora Adayı ve Araştırmacı
W.D. Coleman, Waterloo Üniversitesi, Siyaset Bilimi Profesörü, Kanada
William Martin, Binghamton Üniversitesi, Sosyoloji Profesörü, ABD
Dr. Ralph Weber, Zurich Üniversitesi, Kıdemli Araştırmacı ve Öğretim Görevlisi, İsviçre
Alexander Day, Occidental Koleji, Yrd. Doç., ABD
Carlos A. Forment, New School for Social Research, Sosyoloji Bölümü, New York, ABD ve San Martin Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Buenos Aires, Arjantin
Chang Kyung-sup, Seul Ulusal Üniversitesi Sosyoloji Profesörü, G. Kore
Evans Chan, Film Yapımcısı, New York/Hong Kong
Lau Kin Chi, Lingnan Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Doçenti, Hong Kong
Ana Maria Candela, Kalifornia Üniversitesi—Santa Cruz, Doktora Adayı, ABD
Pan Jiao, Minzu Üniversitesi, Antropoloji Profesörü, Pekin, Çin Halk Cumhuriyeti
Gary Y. Okihiro, Columbia Üniversitesi, Uluslararası ve Kamu İşleri Profesörü, New York, ABD
Ralph Litzinger, Duke Üniversitesi, Antropoloji Bölümü, NC, ABD
Allen Chun, Sinica Akademisi, Etnoloji Enstitüsü, Tayvan
Ibrahim Aoude, Hawai Üniversitesi, Etnik Çalışmalar Profesörü, ABD
Shaobo Xie, Calgary Üniversitesi, İngilizce Bölümü, Kanada
Ji-Hyung Cho, Ewha Üniversitesi ve Dünya Tarihçileri Asya Derneği Başkanı, Tarih Profesörü, G. Kore
Wang Hui, Tsinghua Üniversitesi, Çince Bölümü, Pekin, Çin Halk Cumhuriyeti
Tung-yi Kho, ARENA Araştırmacısı, Singapore
Ho-fung Hung, Johns Hopkins Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
Dongyoun Hwang, Soka Amerikan Üniversitesi, Asya Çalışmaları Profesörü, Tokyo, Japonya
Kuan-hsing Chen, Chiao Tung Üniversitesi, Profesör, Tayvan
Sven Trahulkun, Zurich Üniversitesi, Modern Asya Tarihi Profesörü, İsviçre
Nikky Lin, Ulusal Tayvan Normal Üniversitesi, Yrd. Doç. Edebiyat, Tayvan
Ya-chung Chuang, Ulusal Chiao Tung Üniversitesi, Doçent,Tayvan
Albert Hoffstadt, Klasik Edebiyat Uzmanı, Leiden, Hollanda
Stephen Yiu-wai Chu, Hong Kong Üniversitesi, Hong Kong Çalışmaları Programı Profesörü
Utsa Patnaik, Jawaharlal Nehru Üniversitesi, Emekli Profesör, Hindistan
David Christian, Macquarie Universitesi, Tarih Profesörü, Avustralya
Zhanna Belyaeva, Ural Federal Universitesi,  Global Sosyal Sorumluluk ve Mükemmellik Merkezi Başkanı, Ekonomi ve İşletme Lisansüstü Okulu, Doçent, Ekaterinburg, Rusya
Paul Lewin Krause, British Columbia Üniversitesi, Tarih Profesörü, Kanada
Dmitry Strovsky, Ural Federal Universitesi, Medya Tarihi Profesörü, Ekaterinburg, Rusya
Greg Simons, Uppsala Universitesi, Araştırmacı Asistan Profesör, İsveç
Olga Novoselova, Kıdemli Eğitmen (Doçent), Ural Federal Universitesi, Pazarlama İletişimi ve Markalaştırma Bölümü, Ekaterinburg, Rusya


25 July 2013

Your Excellency Dr. Abdullah Gul,
            President of the Republic of Turkey, Ankara
                cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr
Prof. Dr. GokhanCetinsaya,
            President of the Turkish Higher Education Council, Ankara
                webadmin@yok.gov.tr
Prof. Dr. Yunus Soylet,
            Rector, Istanbul University, Istanbul
                ysoylet@gmail.com,
                iubasin@istanbul.edu.tr,

                iubilgi@istanbul.edu.tr,
Dear Sirs:
            We, the undersigned, protest the harassment of Prof. Veysel Batmaz and other university faculty in Turkey for their academic involvement with the ongoing protest movement against government policies of urban development, and in defense of human and academic rights.
            The harassment seems to have two aspects. One is the harassment of Prof. Batmaz and many others for becoming interested in one of the most unique protest movements in the world, in the capacity of their academic status. This is inexcusable. University professors are not just professors but citizens of the Republic. As citizens, it is their constitutional right and civic prerogative to participate in civil society activity for or against state authority on matters that affects their lives. Harassing them for such activity constitutes nothing less than denial to them of their rights, and undermines the democratic principles upon which the Turkish Republic is founded.
            The other aspect isequally disturbing and the most inexcusable. This is the unwarranted interference with the faculty’s activity as teachers and researchers. Prof. Batmaz is apparently being harassed for having decided to offer his students extra credit for the ones who has attended the rallies in Taksim Square and reporting on them as part of their course work. Prof. Batmaz’s field is communications research. Far from incitement to anti-government activity, this classroom policy is striking as an attempt   to encourage students to undertake what is commonly called “participant observation” in anthropological research. It is not only an appropriate but a necessary component of research in communications. Persecuting him on this count constitutes unacceptable interference with his autonomy and duties as a professor. It also suggests reprehensible ignorance about the requirements of academic work in his field.
            Thus, acknowledging Rector Yunus Soylet’s courageous and rightful academic standing against unlawful provocations targeting academics, we kindly call upon you, as President of the Republic and authorities of higher education of Turkey, to put an end to harassment against Prof. Batmaz and others for their academic and civic activities.

Respectfully yours,

Arif Dirlik, Knight Professor of Social Science, University of Oregon, Retired
Roxann Prazniak, Professor of History, Clark Honors College, University of Oregon
Ravi Arvand Palat, Professor of Sociology, Binghamton University, USA
Henry Giroux, Global Television Network Chair in English and Cultural Studies, McMaster University, Canada
John Makeham, Professor of Chinese Studies, College of Asia and the Pacific, Australian National University
John Brown Childs, Emeritus Professor of Sociology, University of California—Santa Cruz
Kwai Cheung Lo, Professor, Hong Kong Baptist University
Louise Edwards, Professor of China Studies, University of Hong Kong
Jack Qiu, Professor of Communications, Chinese University of Hong Kong
David Palmer, Department of Sociology, University of Hong Kong
Dianne Newell, Professor of History, University of British Columbia, Canada
Lindsay Waters, Director, Harvard University Press
Wang Xiaoming, Professor of Cultural Studies, Shanghai University
Ling-chi Wang, Professor Emeritus of Ethnic Studies, University of California-Berkeley
Kam Louie, Dean of Arts Faculty, University of Hong Kong
Viren Murthy, Department of History, University of Wisconsin-Madison
Sebastian Veg, Directeur d’Etudes, EHESS, Paris
Harbans Mukhia, Professor Emeritus of History and Former Rector, Jawaharlal Nehru University, Delhi, India
Chris Connery, Professor, University of California-Santa Cruz
Kris Olds, Professor of Geography, University of Wisconsin-Madison
Liu Dong, Professor of National Studies, Tsinghua University, Beijing
Ugur S. Aker, Professor of Economics, Hiram College, USA
Mahmut Hortacsu, Professor of Physics, Technical University of Istanbul
W. John Green, Editor, Latin American News Digest, USA
Ruth Hung, Assistant Professor, Hong Kong Baptist University
QS Tong, Professor, School of English, University of Hong Kong
Imre Szeman, Canada Research Chair in Cultural Studies, University of Alberta
Wang Ning, Professor of English and Cultural Studies, Tsinghua University, Beijing
K.P. Shankaran, Associate Professor (Retired), St. Stephen’s College, Delhi University
David Bartel, Ph.D. candidate and Researcher, CEFC, Hong Kong
W.D. Coleman, Professor of Political Science, University of Waterloo, Canada
William Martin, Professor of Sociology, Binghamton University, USA
Dr. Ralph Weber, Senior Researcher and Lecturer, University of Zurich
Alexander Day, Assistant Professor, Occidental College, USA
Carlos A. Forment, Department of Sociology and Politics, New School for Social Research, and, Department of Sociology, Universidad de San Martin, Buenos Aires
Chang Kyung-sup, Professor of Sociology, Seoul National University
Evans Chan, Film-maker, New York/Hong Kong
Lau Kin Chi, Associate Professor of Cultural Studies, Lingnan University, Hong Kong
Ana Maria Candela, PhD candidate, University of California—Santa Cruz
Pan Jiao, Professor of Anthropology, Minzu University, Beijing
Gary Y. Okihiro, Professor of International and Public Affairs, Columbia University
Ralph Litzinger, Department of Anthropology, Duke University
Allen Chun, Institute of Ethnology, Academia Sinica, Taiwan
Ibrahim Aoude, Professor of Ethnic Studies, University of Hawai’i
Shaobo Xie, Department of English, University of Calgary
Ji-Hyung Cho, Professor of History, Ewha University and President, Asian Association of World Historians
Wang Hui, Chinese Department, Tsinghua University, Beijing
Tung-yi Kho, ARENA fellow, Singapore
Ho-fung Hung, Department of Sociology, Johns Hopkins University
Dongyoun Hwang, Professor of Asian Studies, Soka University of America
Kuan-hsing Chen, Professor, Chiao Tung University, Taiwan
Sven Trahulkun, Professor of Modern Asian History, University of Zurich
Nikky Lin, Assistant professor of Literature, National Taiwan Normal University
Ya-chung Chuang, Associate professor, National Chiao Tung University, Taiwan
Albert Hoffstadt, Classicist, Leiden
Stephen Yiu-wai Chu, Professor, Hong Kong Studies Programme, University of Hong Kong
Utsa Patnaik, Professor emeritus, Jawaharlal Nehru University, India
David Christian, Macquarie University, Professor of History, Australia
Zhanna Belyaeva, Associate professor, Graduate School of Economics and Management Head of Research Center for Global Social Responsibility Excellence Ural Federal University, Russia
Paul Lewin Krause, Professor of History, University of British Columbia, Canada
Dmitry Strovsky, Professor of Media History, Ural Federal University, Ekaterinburg, Russia
Greg Simons, PhD, Researcher, Uppsala University, Sweden
Olga Novoselova, Senior Lecturer, Ural Federal University Depatment of Marketing Communications and Branding, Ekaterinburg, Russia

21 Temmuz 2013

ZORUNLU AÇIKLAMA II'YE ZEYL:

"İddiaya göre, Rektör Yunus Söylet, İletişim Fakültesi'nden bir akademisyen aracılığıyla Meltem Ünal Erzen aleyhinde haberler yayınlatıyor."
Bu cümleler 21.07.2013 tarihinde http://www.gazeteport.com.tr/haber/140461/iude-neler-oluyor linkinde yayınlandı. Bu linkteki habere konu olan paylaşımı ben bir öğrencime bilenlere ve bilmeyenlere yapmasını rica ettim. Haber içindeki tweet'lerde yer alan "bir öğretim üyesinin ricası"nın ve paylaşımın Yunus SÖYLET Hoca ile ilişkisi yoktur. Zaten, Üniversitenin resmi web sitesinde de bu video kamu ile Rektörlük tarafından paylaşılmıştır. "Candaş" ve "yandaş" medyanın tümünde habercilik artık en alt düzeye inmiştir. Bu açıklamam, aşağıdaki açıklamamın mütemmim cüzüdür. Prof. Dr. Veysel Batmaz.

ZORUNLU AÇIKLAMA II

Son günlerde (17-20 Temmuz 2013) bir takım kendini “medya” zanneden, on beş yıldır benim kitaplarımda MEME olarak adlandırdığım, askeri vesayetçi medyanın AKP vesayeti uzantıları (amiyane MEME'ci tabirle, "candaş" ve "yandaş") TV kanalları ve gazetelerde ve hâttâ BAĞZI Internet sitelerinde adım, Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal ERZEN ile birlikte anılmaya başlandı.

2013 Haziran ayında yapılan final sınavlarında, “Taksim’e Gidenlere 20 Puan Fazla Vereceğim” başlığı ile özetlenebilecek, öğrencilerin canlı ve  bir toplumsal iletişim laboratuvarında (Taksim Gezisi’nde) bulunmalarını değerlendiren ve çeşitli adaletsizlikleri önleyen sivil akademik sorumluluk girişimime ilişkin, bir profesörün kime nasıl ve neden not vereceği ve ne soracağının tam anlamıyla akademik özgürlük kapsamında olması nedeniyle, nota tek muhatap öğrenciden başka hiç kimseye açıklama yapmaya niyetim yok. Bu konuda yapılması gereken açıklamayı zaten yaptım, ayrıca Rektör Prof. Dr. Yunus SÖYLET’e iki özel mektup yazdım: http://www.vistilefblog.blogspot.com/2013/06/zorunlu-aciklama.html Yazdığım her iki özel mektuba da “istediği kişilerle paylaşabileceği” notumu düştüm; aynı hakkım saklıdır.

Ancak görülüyor ki, DeGaulle’ü diktatör sanan, “soruşturmanın gizliliği” hükmünü bile bilmeyecek kadar cahil olan ve “yuh artık”, “eyvallah” gibi kahvehane ağzı hitabetten başka sözcük bilmeyen ve kullandığı frekansın KAMU MALI olduğundan bihaber bazı medya çocukları, adımı da Meltem Ünal ERZEN ile birlikte anma talihsizliğine uğratarak, saygıdeğer ve adaletli bir rektörü güya zor durumda bırakıyorlar: Tklyz: http://www.youtube.com/watch?v=gXcciZyDd48&feature=youtu.be

Adli ve idari soruşturmalar özellikle başlangıç itibariyle gizli yürütülür. Kamusal mal (frekans ve telekomünikasyon altyapısı) kullanan bir medya kuruluşunda yer alan medya çocuklarının Savcı ve Yargıç edalarıyla cahilliklerinin iftiraya dönüşmüş tıslamalarının sonucunda “soruşturmanın” aleni hale getirilmesi suçtur. [Bkz: Soruşturmanın Gizliliği: "Soruşturmanın her safhasında “gizlilik” esastır. Yönetmelikte, gizlilik ilkesine istisna getirilmemiştir. Buna uymayanlar hakkında idari işlemlerle birlikte, duruma göre bu Yönetmeliğin veya “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği"nin hükümleri uygulanır (m.38)" http://hukuk.omu.edu.tr/UserFiles/srehber.pdf (III BÖLÜM, 2. Madde)]

Bu çerçeve içinde Taksim Gezisi olaylarını mesleğim açısından tam anlamıyla (akademik, toplumsal ve bilimsel) destekleyen bir öğretim üyesi olarak, dinsel duyarlıkla alay eden bir yaklaşımın sahibi bir “meslektaş”  (Meltem Ünal ERZEN) ile aynı anda anılmayı kabul etmiyorum ve kendisinin tüm hareket tarzına hiç bir sempatimin ve desteğimin bulunmadığını tüm öğrencilere açıklıyorum. Kendisini dinsel alaysılığından dolayı kınıyorum.


Ancak benimle aynı anda medya çukurunda anılmasını sağlayan ve takipçilerine gönderdiği tweet’te yer alan ifadelerin, dinsel duyarlığa her ne kadar alaysı bir yaklaşım içerse de, hakaret içermediği ve ifade özgürlüğü kapsamında Anayasal korunma altında olduğunu ilan ediyorum.

Yukarıdaki açıklamamı sadece öğrenci kamusuna duyuruyorum.

Bu vesile ile öğrencilere kaynak olarak ders notu şeklinde sunduğum yazılarımın linklerini de bir kez daha paylaşıyorum:
http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-h37097.haber 05.06.2013
http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-nasil-sonlanmali-h37176.haber 10.06.2013
http://www.adilmedya.com/saskinlarin-komplosu-h37575.haber 01.07.2013

Prof. Dr. Veysel BATMAZ



04 Temmuz 2013

"CUMHURİYET" GAZ-TESİNDEN BİR YALAN HABER DAHA....


Yukarıdaki "Medya Evrimiyiz" başlıklı haber Cumhuriyet'de 2 Temmuz 2013 günü yayınlandı. Habere konu olan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden 2013 yılında mezun olan genç iletişimci ve gazeteci olacak öğrenciler. Mesleklerine bir kısmı yalan olan bu haberle başlayacaklar. Haberin yalan kısmı şu: Suat Gezgin törende konuşma yapmadı. Bu sözlerini muhabire fısıldamış olabilir. Haberin ironisi ise şu: Öğrencilerin eleştirdiği medya, Suat Gezgin'i destekleyen DOĞAN-PENGUEN medyası. Hem haber yalan hem de konuşma.... NOT:  Vistilef, İ.Ü. İletişim Fakültesi'nin Türkiye medya tarihinin en anlamlı yıllarından biri olan 2013'deki güzel ve cesur mezunlarının bu türlü yalan haberle mezuniyetlerini hatırlamalarını istemediğinden bu ikâzını yapıyor. "Takvim'e nakavt" derken kendisi pespaye olan gaz-teler istemiyoruz.

BU "SUAT" YOKSA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNU MU?

İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde yönetim değişikliği: İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği (İÜMED) tarafından 3 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul Toplantısında Eski Başkan Prof. Dr. Bülent Berkarda, başkanlığı Dr. Yusuf Akça’ya devretti. İÜMED’in Genel Kurul Toplantısında yeni Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeleri belirlendi. İÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suat Gezgin derneğin Genel Sekreter’i olarak seçildi. Kaynak: Cumhuriyet Haber Portalı, http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=416778&kn=7&ka=4&kb=7

ULAN SEN NEYMİŞSİN BE CNN.... ŞİMDİ DE DARBECİ OLDUN...

Emniyet tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına Gezi olaylarına ilişkin yazılan raporda, “uluslararası basın kuruluşlarının eylemleri abartarak ve çarpıtarak dünyaya servis ettikleri”, “Türkiye’de halk ayaklanması çıktığına dair oldukça taraflı ve yanlış haberlere yer verdikleri ve dezenformasyonda bulundukları” belirtildi.

CNN International’ın ünlü haber sunucusu Christiane Amanpour’a da yer verilen fezlekede, “CNN 90 yıllık cumhuriyet tarihinde yapmadığı yayının çok fazlasını eylemler boyunca canlı ve taraflı olarak tüm dünyaya yaymış, Başbakan’ın danışmanı yayına katıldığında sözü yarıda kesilerek yayın sonlandırılmıştır” denildi.

Kaynak : http://www.haber3.com/emniyet-amanpouru-da-fislemis-haberi-2061610h.htm#ixzz2Y3ZhAPeR


Vistilef'in Notu: CNN 1980'da kuruldu; Türkiye Cumhuriyeti 1923'de...

02 Temmuz 2013

YENİ MEDYA İLETİŞİMCİLERİ ve GAZETECİLER İÇİN DE GEÇERLİ... ŞİDDETE TAHRİK ETMEDİKÇE, HABERİ ve ENFORMASYONU YAYMAK, EKSİK DEĞİL TAM OLARAK KAMUYA AKTARMAK İÇİN İLETİŞİMCİ YER, ZAMAN, İZİN ve KANUN TANIMAZ. BKZ: İLETİŞİM MESLEK YEMİNİ...

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı'nın kurucusu ve 11 yıl başkan vekilliği görevini yürüttükten sonra Hacettepe Üniversitesi Rektörü olan Prof. Murat Tuncer Gezi olaylarında polisin sert müdahalesi ile yaralanan eylemcileri tedavi eden hekim ve tıp öğrencilerinin soruşturma konusu edilmesine sert tepki gösterdi. Tuncer, konuşmasında "Hipokrat Yemini, bir namus yeminidir. Görevinizi tam anlamıyla yapacaksınız. Hastanızdan sorumlusunuz. Sizi suçlasalar da engellemeye de çalışsalar hastanıza bakacaksınız. Hastanıza bakmak için hiçbir merciden 'izin almak' zorunda değilsiniz. Hekim, acil sağlık yardımı ihtiyacı olan bir hastasına müdahale etmek için yer, zaman, izin, kanun tanımaz" dedi.

09 Haziran 2013

ZORUNLU AÇIKLAMA

Prof. Dr. Yunus SÖYLET
İstanbul Üniversitesi
Rektörü

Sayın Hocam:

            Anladığım kadarıyla dün gece Twitter’da benim nedenimle epey başınız ağrımış. Hemen beni arasaydınız gerekli kriz iletişimi yönetimini yapabilirdik. Bu işlerde mahirimdir, biliyorsunuz. Benim Twitter veya Facebook hesabım yok, sadece LinkedIn’deyim, öğrencilerim sizin hesabınızın twit’lerini bana email yoluyla gönderdiklerinde olaydan ve bana ve size saldırıdan haberdar oldum. Gece geç vakit sizi mobil telefonla aradım. Bu sabah da aradım ama cevap veren olmadı. Konuşsaydık, bu açıklamayı yapmaya da belki gerek olmayacaktı, adalet dağıtan bir öğretim üyesi yüzünden adalete şimdiye kadar çok önem veren bir Rektör töhmet altında kalmayacaktı.
            Twitter’da sizi de hedef alanların suçladığının aksine yaptığım işte hiç bir hukuksuzluk olmadığı gibi “ilahi denilebilecek” kadar büyük ve ince bir adalet vardır.
            İlkönce, siz biliyorsunuz ama bilmeyenlere buradan kendimi tanıtayım, Internet’te, burada sunduklarımın büyük bir kısmını ve daha fazlasını bulmak olanaklı ama zordur. Ben kolaylaştırdım.

            Şubat 2008’deki sizin de imzanız bulunan Başörtüsüne Üniversitede Özgürlük Bildirisi’ne imza atanlardanım. http://www.milliyet.com.tr/2008/02/02/siyaset/siy01.html
           
Prof. Dr. Hazma Aktan
Atatürk Üniversitesi
Doç. Dr. Şakir Aydoğan
Atatürk Üniversitesi
Prof. Dr. Veysel Batmaz
Dr. Murat Memiş
Dokuz Eylül Üniversitesi
Doç. Dr. Bülent Çakmak
Atatürk Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Naci Çağlar
Sakarya Üniversitesi
            Bu imzamı şerhli attım, başörtülü öğrencilerin üniversitede eğitim görmesi için 1986’da ve 2000 yılında iki kez “dersine başörtülüleri kabul ediyor” suçlaması ile hakkımda polisiye ve idari soruşturma açılmış olması da bu imzamın ne kadar sahici olduğunu gösterir, imza kampanyası hazırlayanlara dedim ki, “diğer tüm özgürlükler herkese tanınırsa, bu özgürlük de anlamlı olur. Bu nedenle tüm özgürlükler için imzamı atıyorum.” Bu bildiriye imza atmak kolaydı. 1986 ve 2000’de başörtüsü soruşturması şimdiki iktidarı destekleyen tek öğretim üyesine açılmadı. Şimdiki Başbakan Belediye Başkanı olduğu 1994’ten beri (ki Belediye Başkanlığında kıyısından köşesinden dahlim var) tek başörtülüyü Belediye’de çalıştıramadı. Ben “askeri vesayet” günlerinde ekmek paramı ve mesleğimi tehlikeye atarak o öğrencilerin özgürlüklerini savundum. Etrafımda tek milli içeceğimiz ayranı kabarmış “babayiğit” yoktu.

            "Medyaya Düşman Yetiştiririm". Bu demecimi de ilk kez Zaman gazetesi manşet yaptı. "Askeri vesayet" medyasına düşman yetiştirdim. Şimdi de tüm medyaya devam ediyorum.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Veysel Batmaz sert bir çıkış yaparak, "Ertuğrul Özkök haklı. Ben 20 yıldır İletişim'de öğrenci yetiştiriyorum. Son 5 -6 yıldır ise öğrencilerimi bu medyaya düşman olarak yetiştiriyorum. Çünkü bu medya ahlaksız. Bizim öğrencilerimizi bedavaya çalıştırıyorlar." iddiasında bulundu. Prof. Batmaz, 'ahlaksız ve herkese düşman' diye nitelediği medyaya düşman öğrenci yetiştirmenin kendilerinin bir görevi olduğunu savundu. Prof. Batmaz'ın bu sözlerine toplantıyı yöneten Prof. Aysel Aziz tepki gösterdi. Prof. Aziz, bütün medyaya 'ahlaksız' denilemeyeceğini kaydetti." Zaman, Zafer Özcan, 25 Mayıs 2001, http://arsiv.zaman.com.tr/2001/05/25/haberler/haberlerdevam.htm           
             2 Nisan 2004’de, İstanbul Üniversitesi o zamanki Rektörü Kemal Alemdaroğlu sabah saat 07:00’de beni makamına çağırarak, daha başka bir çok şeyin yanısıra, benim “AKP’nin YÖK Yasası taslağını hazırlayanlardan biri olduğum için provakatör olduğumu” söyledi. Ben de gereken cevabı verdim. Böyle bir komisyonu ilk kez ondan duymuştum.

            2008 yılında, İstanbul Üniversitesi o zamanki Rektörü Mesut Parlak, Fatih Altaylı’nın bir programında, “türbanlı öğrencilere belki de hak ettikleri notu vermeyeceğiz” dediği zaman, bu ifadeyi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu olarak bildiren tek öğretim üyesi benim. YÖK şu ana kadar, bu soruşturmayı başlatmamış durumda:

            Şu günlerde, adilmedya.com’da yazı yazıyorum ve gündemi değerlendiriyorum. Taksim gündemi ile ilgili iki yazı yazdım, bunlardan biri şu linkte: http://www.adilmedya.com/taksim-gezisi-isyani-h37097.haber Diğerinin başlığı şu: “Taksim Gezisi İsyanı Nasıl Sonlanmalı?” Bu yazı henüz yayınlanmadı ama bir iki güne kadar şu linkten izleyebilirsiniz: http://www.adilmedya.com/index.php

            Sizin başınızı ağrıtan son olaya gelince.
            Ben Taksim’e gidenlerdenim. Her gün olmasa da, son yedi gündür Taksim’de Anti-Kapitalist Müslümanlar ile birlikte bulunuyorum. Başbakan’ın “Taksim’e Cami” diye ısrarını gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Orada gezici ve geçici bir Mescit var ve isteyen herkes namazını eda edebiliyor. Taksim bugünlerde aynı Hicret sonrası Medine’ye benziyor.
            Taksim aynı zamanda, iletişim ve kitle iletişimi bilimleri için şu anda bulunmaz bir canlı laboratuvar, tüm iletişim ve sosyal bilim öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin oraya gitmesi ve o havayı derslerde okudukları, okuttukları ile karşılaştırarak soluması gerekiyor. Bana bir çok öğrenci, siz hazırlayın da orada araştırma yapalım diyorlar.
            Hiç kimseye bugüne kadar Taksim’e gidin demedim. Dememiş olmama da şu anda üzülüyorum. Öğrencilerim, aynı sizin Tıp biliminizde öğrencileriniz alanda bir salgın hastalık dalgasında ne kadar çok şey öğrenirlerse, orada da o kadar çok şey öğrenirler. Bizim fakültedeki öğretim üyelerimiz belki de daha fazla... Neyse kaçırdık bu kez, belki bir sonraya!
            Kapıma astığım, https://twitter.com/WUAttack/status/343453329029988352/photo/1 linkinde de okuduğunuz duyuru tam bir adalet dağıtıyor. Çünkü, bu dönem verdiğim iki dersle de çok yakından ilgili Taksim. Her iki derste de Taksim İsyanı sanki olacakmış gibi konuları haftalar öncesinde işledik. Aynen oldu. Ben şaşırmadım ama öğrencilerim "siz kâhin misiniz" dediler. Eğer Rektörlük tüm üniversiteye “telafi” sınav hakkı tanımazsa, bu büyük bir adaletsizlik olur. Bunun da sorgusu belki diğer tarafta yapılır.
            Bu duyuruyu kapıma asmadan once Dekanlığa bir dilekçe verdim. Linkteki fotoğraftaki duyurunun altında okunamıyor, burada veriyorum:

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANLIĞI’NA


Başbakan Vekili Bülent Arınç, bilindiği gibi Taksim Gezisi sivil eylemleri için“ çevre duyarlılığı sonucu şiddet görenlerden özür dilerim. Gezi Parkı eylemine başlayanlar makul ve haklı tepkilerini ortaya koydular. Ancak daha sonra olayın geldiği nokta farklı bir yerdi.” diyerek, yüksek bir duyarlılık göstermiş ve kısmen haklı olarak eleştirse de, bu eylemlerin temsilcilerini makamında kabul ederek, eylemin Hükümet tarafından da muhatap kabul edildiğini ifade etmiştir. Bu nedenle, bu eylem vergi veren, katma değer üreten ve vatandaşlık talebi bulunan geniş bir kesim için sivil bir sorumluluk eylemine dönüşmüştür.
Bu sivil hak eylemine katılmış olan öğrencilerin mağdur olmaması ve vatandaşlık hakkını kullanmaktan ötürü hak kısıtlanmasına uğramamaları için daha önce de Rektörlük tarafından mevzuatta olmayan bir tanım ve yetki içinde hareketle, “telafi” ve “telafinin telafisi” türünden yapılan bütün üniversiteye şamil nedeni meçhul mazeret sınavı biçiminde bir sınavın, her öğrenciye her ders için, final döneminden sonra ve bütünleme sınavlarından önce yapılabilmesi için Yönetim Kurulu’nun acilen karar almasını arz ederim. 06.06.2013

Prof. Dr. M. Veysel BATMAZ

            Bu dilekçeyi verirken Dekan’a sözlü bir açıklama yaptım, şunu söyledim: “Rektörlüğün hemen telafi sınavını ilan etmesi gerekli, çünkü sınavları boykot edenlerin cazibesine kapılıp, ya da korkup, ya da gruptan afaroz olmamak içgüdüsü ile hareket eden ve sınav boykotuna katılanların korunması gerekli. Ayrıca sivil bir sorumluluk olduğu Başbakan Vekili ve İstanbul Valisi tarafından da açıklanan bu eylemlere katılanlar da sınavlara boykot değil ama Taksim’e gitmiş olmalarıyla girememiş olabilirler. Bunlara da adalet lazım. Bu nedenle bu dilekçe sadece Fakülte Yönetim Kurulu’nda değil, Rektörlükçe de karara bağlanmalı.”
            Kapıma asılı, Gelen Evrak tarih ve sayı kaşeli bu dilekçe kopyasının hemen altında şu duyuru da var, linkteki fotoğrafı çekeni pek ilgilendirmemiş nedense:

“GLOBAL MODERNİTE ve İLETİŞİM”
FİNAL SINAVI SORUSU
Aşağıdaki soruyu, sınav günü sınav kağıdına yazarak, hiçbir kaynağa başvurmadan cevaplayın:
Vatandaşlık talebi, katma değer yaratma ve vergi vermek gibi ekonomi politik davranışlar açısından Taksim Gezisi eylemleri toplumu dönüştürücü bir dinamiği içermekte midir? Global kapitalizm bu eylemlerin medya aracılığı ile neresindedir? Eylemler post modern midir, yoksa global modernitenin Türkiye’deki ortaya çıkış biçimi midir?
Prof. Dr. Veysel BATMAZ

            Ek 20 puanlık not’a gelince: “adilmedya.com”daki yazılarım çerçevesinde Taksim’i destekliyorum. Başörtüsüne özgürlüğü desteklediğim gibi. Zaten bu çerçevede Hükümet de destekliyor ya da “gibi” görünüyor. Biliyorsunuz Başbakan Vekili Bülent Arınç, “12 Eylül’de Diyarbakır hapishanesinde olsaydım ben de dağa çıkardım” demişti. Yani, iktidar olmak güzel de, zaman herkesi belli bir  muhalefete itiyor.
            Bu nedenle oraya giden  her görüşten öğrencim bence hem bir toplumsal laboratuvara gitmiş olmaktan dolayı gözlemsel bir deneyim kazanacak ve gitmeyenlerin mesleksel ve akademik olarak önünde olacak, hem de gerçekten toplumsal (başlangıçta hiç politik değil, hâlâ orada bulunan büyük bir çoğunluk apolitik) bir olayın sosyal sorumluluk olarak desteklenmesi, iktidar yorgunluğuna girmiş, zaman zaman başarılı bir Parti’nin de artık kapanan gözünü açacak nitelikte olmasıyla toplumumuzun bütünlüğüne katkı sağlayacak. Böylesine bir birikim, 20 değil, 50 puanı hak ediyor, az vereceğim anlaşılan. Bir de şunu ekleyeyim, her akıllı insan astığım duyuruyu okuyunca, "yahu bu adam gidip gitmediklerini nasıl anlayacak, fotoğraf mı isteyecek, fotoshop yaparlarsa diye" sorar. Ben de sordum ve karar vermiştim ki, sınav sırasında, 20 puanlık notu herkese vereceğimi böylelikle gitmeyenlerin gidenlere şükran duymaları gerektiğini söyleyecektim. Şimdi gitmeyenlere not vermeyeceğim. Nasıl mı anlayacağım? Beyan yeter. Ben insana güvenirim. Twitter'den size saldıranlar, Taksim'e gitmeyenleri 20 puan'dan ettiler; gitmeyip gittim diyenleri de yalancı yapacaklar, ne kadar kötü değil mi? Ama yine de öğrenciler beni bilirler, belki kararımı değiştiririm.

Sayın Hocam:

            Twitter’da size yönelen saldırıyı yapanlar bence olayı incelemeden, beni tanımadan ve sizi bilmeden davranıyorlar.
            Twitter böyle bir şey. Benim Twitter hesabım yok.

            Hayırlı mesailer diliyorum.


Prof. Dr. Veysel BATMAZ


           


27 Mayıs 2013

27 MAYIS ANAYASA BAYRAMI KUTLU OLSUN...


“Tarihimizde daima kuvvetle çarpan kalbimizin; yiğit ordumuzun kötülüğe baş eğdirişini huşûla selamlarım. İkinci Kuvvayı Milliye Gazanız kutlu olsun. Gerçek demokraside Allah yanıltmasın."
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Vatan Partisi Genel Başkanı