Add to Flipboard Magazine.

26 Kasım 2012


YÖK YASASI TASLAĞI ÖNERİSİ ÜZERİNE ÖNERİLER
23 Kasım 2012
Prof. Dr. Veysel BATMAZ

            22 Kasım 2012 tarihinde Baltalimanı tesislerinde İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET’in çağrısı ile yapılan ve Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK tarafından yönetilen yasa taslağı önerisi üzerine görüşmeye katıldım. O toplantıda yasanın ilkeleri ve maddeleri hakkında sözlü olarak serd ettiğim görüşlerimi ve ifade etmediğim bazı ek görüşlerimi yazılı olarak ilgililere sunuyorum. Umarım fuzuli bir iş yapmıyorumdur.
            6 Kasım 2012 tarihinde, YÖK’ün web sayfasına gönderdiğim aşağıdaki kısa ve temel önerilerimin, YÖK sayfasında, iki kez uyarmama rağmen yayınlanmadığını da toplantıda ifade etmiş bulunuyorum. Taslak önerisi ile ilgili temel yaklaşımım budur:

Taslağa Öneri: (http://yeniyasa.yok.gov.tr/

Yasa Taslağı Önerisi´nin Rektör atamasını düzenleyen 11(5)(ç)´de yer alan ´Cumhurbaşkanı´ terimi kaldırılmalıdır. Alternatif (5)´den de kaldırılmalıdır. Rektörü Kurul hiç bir baskıya maruz kalmadan atamalıdır. Dekan´a 15(2)´de ´yöneticilik´ görevi verilmiştir, kaldırılmalıdır. Üniversiteyi Bölüm Başkanları ve Ana Bilim Dalı Başkanları yönetir. Üniversitede, akademik yapıda amirlik/memurluk olmaz. Bu nedenle 11(1)´de´en üst amir´ terimi kaldırılmalıdır. Bu maddede yer alan ´Yönetir´ kelimesi, ´kurul kararlarını uygular´ şeklinde değiştirilmelidir. Madde 18 (1)´de, ´Bölümü Bölüm Başkanı yönetir´ ibaresi yer almalıdır. Madde 19´a da, ´Ana Bilim Dalını Başkan yönetir´ ibaresi yer almalıdır. Bu konularda, 2547 sayılı yasaya göre geri gidiş, yetki temerküzü ve tek adamlık ihdas etme eğilimi var bu taslak önerisinde. Diğer eleştirilerim saklıdır. Prof. Dr. Veysel Batmaz [Daha önce Vistilef'te yayınlanan özet]
           
Taslak önerisinin temerküzü, her yönetim aşamasında tek adamlığı ve yetki aşımını kanunlaştırdığı toplantıda diğer katılımcılar tarafından da ifade edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle kanaatimce yasanın “ilkeleri” düzenleyen maddelerinin aşağıdaki şekilde olması ve bütün diğer maddelerin cümle cümle bu ilkeler uygun olarak yeniden kaleme alınması gereklidir. Yasa önerisinin bu haline münhasıran ilettiğim bu yazılı görüşlerimin sonunda, yasa taslağı önerisinden bağımsız olarak, nasıl bir üniversite yapısı ve kuruluşunun Türkiye’nin geleceğini yapılandırabileceği ile ilgili önerilerimi de ekleyeceğim.

Yasanın tüm maddelerinin cümle cümle uymak zorunda olduğu ilkeler aşağıdaki gibi, ilgili maddeye (Madde 2) önem sırasına göre yazılmalıdır:

Ademi merkeziyetçilik
Adiliyet (fırsat eşitliği)
Liyakat
Çoğulluk
Özgürlük
Özerklik
Hesap verilebilirlik
Şeffaflık
Çeşitlilik (farklılık)
Katılımcılık
Yarışmacılık

Bu ilkeler, aynı zamanda Anayasal ilkelerdir ve kaynağını uluslararası hukuktan almaktadır.


YAZIM ÖNERİSİ : Madde 2-  Yükseköğretim, önem sırasına göre, kaynağını Anayasa’dan ve uluslararası hukuktan alan, ademi merkeziyetçilik, adiliyet, liyakat, çoğulluk, özgürlük, özerklik, hesap verilebilirlik, şeffaflık, çeşitlilik (farklılık), katılımcılık ve yarışmacılık ilkelerine göre düzenlenir.

Bu ilkelere göre Yasanın birinci Amaç ve Kapsam maddesi de şöyle yazılabilir:

YAZIM ÖNERİSİ : Madde 1-  Bu yasanın amacı ve kapsamı yükseköğretimle ilgili ikinci maddede yer alan ilkelere göre, yükseköğretimle ilgili her türlü kuruluş, görev, yetki, hak, öğretim, araştırma ve çalışma usulleri ve esaslarını düzenlemektir.

Bu amaç ve kapsam maddesi, bu basitlikle, her işlevi kapsamaktadır ve amacın ikinci maddede yer alan ilkeleri uygulamak olduğunu belirlemektedir. Daha uzun yazılmasına gerek yoktur.

Madde 3’te yer alan fıkralar, KISALTMALAR ve TANIMLAR olarak ikiye ayrılmalı ve f, l, o fıkraları kısaltma, diğerleri tanımlama olarak yer almalıdır. Eğer eklenecek hususlar varsa bu kategorizasyona uyulmalıdır. Ayrıca, Ana Bilim, Ana Sanat ve Bilim ve Sanat dalları da tanımlanmalıdır.

Üniversite Konseyi tüm üniversitelere (Devlet, Vakıf, Özel, Yabancı) uygulanmalıdır (Madde 10) bu şekilde, ilkelere göre şöyle kaleme alınmalıdır:

YAZIM ÖNERİSİ : Madde 10- (1) Üniversiteler, Üniversite Konseyi tarafından yönetilir. Üniversite Konsey’i bu yasa içinde yer alan usul ve esaslarına göre, üniversiteye Rektör, fakültelere Dekan, enstitü, merkez ve yüksek okullara Müdür seçilmesi ve/veya atanmasını, öğretim ve araştırma planlaması ve programlamasının genel ilkelerini, üniversitenin mali yapısının işleyişinin sağlanması ve düzenlenmesini ve bu amaçla üniversite adına menkul veya gayri menkul alınıp satılmasını ve şirket, ortak girişim ve temsilcilik kurulmasını, mezun ve/veya öğrenci katkılarının ve ücretlerinin saptanmasını, birim yöneticilerinin veya Rektör, Senato ve Yönetim Kurulu kararlarının bu yasanın ikinci maddesinde yer alan ilkelere uygunluğunun denetlenmesini planlar, düzenler, karara bağlar ve yerine getirir. Üniversitenin her türlü işleyişinde onay makamıdır. (2) Üniversite Konsey’i, TYÖK tarafından seçilen en az lisans derecesi sahibi iki; üniversitenin kadrolu öğretim üyelerinin seçeceği: (a) her biri ayrı fakülteden üç profesör; (b) mezunları arasından Türkiye genelinde seçim zamanının bir önceki yılında en çok gelir veya kurumlar vergisi ödeyen özel veya tüzel kişilik temsilcilerinin arasından şahsen aday olan ilk beş kişiden iki olmak üzere toplam dokuz üyeden oluşur. Üyelerin görev süresi on (10) yıldır. Üyeler bir daha seçilebilirler. İdari görevi bulunanlar görevlerinden çekilirler. Boşalma halinde, aynı kontenjandan yeni üye seçilir. Üyeler, kendi aralarından beş yıl süre ile Başkan seçerler.
GEÇİCİ MADDE 1: Bu yasanın geçerlilik tarihinde kurulu bulunan yükseköğretim kurum ve kuruluşlarına ve üniversitelere, Madde 10’da yer alan ve bu yasanın diğer ilgili hükümlerini yerine getirmek için bir yıl süre tanınır. Yöneticilerinin süreleri bu yasanın geçerlilik tarihi itibariye bir yıl uzatılır.
GEÇİCİ MADDE 2: Bu yasanın geçerlilik tarihinde görevde bulunan YÖK üç ay içinde bu yasa hükümlerine geçişi hazırlamak göreviyle çalışır ve üç ay sonra yerini TYÖK’e devreder. TYÖK seçimleri, bu yasanın geçerlilik tarihi itibari ile iki ay içinde tamamlanır ve YÖK teşkilatı tüm birimleri ile bu yasa hükümlerine göre TYÖK’e devredilir. TYÖK’e, YÖK üyeleri arasından seçim yapılabilir. YÖK ve TYÖK, bu yasanın geçerlilik tarihi itibariyle ikinci ayın bitimiyle üçüncü ayın bitimi arasında ortak çalışır. Ay takvim ayıdır.

Rektör ve dekanların “amir” olma durumu kaldırılmalı ve sadece Rektör tek başına tüm üniversitenin “disiplin amiri” olarak görevlendirilmelidir; Rektör üniversitenin ve Dekan ise fakültenin “ita amiri” olarak görevlendirilmelidir. Mali işleyiş bakımından tüm fakültelere torba bütçe verilmelidir. Torba bütçe Konsey tarafından verilir. Tüm üniversitelerde rektör seçim aynılaştırılmalıdır. Rektör seçimi de Madde 11 (6)’daki gibi düzenlenmelidir. 2547 sayılı Yasanın 21. Maddesinde yer alan “Bölüm Başkanı Bölümü yönetir” ibaresi aynen kalmalıdır (Madde 18). “Genel Sekreterlik” kaldırılmalı, bütün daire başkanlıkları doğrudan Rektöre bağlanmalıdır. Genel sekreterliğin şu anda yaptığı bazı işlevleri Üniversite Konsey’i sekretaryası üstlenecek, diğerlerini ise Başkanlıklar rektöre sorumlu ve hesap verebilir olarak kendi içlerinde yürüteceklerdir.

Madde 22’deki başlık değiştirilmeli ve “Üniversite Şirketleri, Temsilcilikleri ve Ortak Girişimleri Kurulması ve Yönetilmesi” şeklinde bütün bilim alanlarını kapsayacak hale getirilmeli, üniversite hastaneleri de bu bağlamda örgütlenmelidir. Madde 23, bu madde ile, önerdiğim başlık çerçevesinde birleştirilmelidir. Böylelikle, hekim muayenehaneleri, hastanelerin tümü, hukuk büroları, psikolojik, teknik ve iktisadi danışmanlık ofisleri, medya ve tanıtım kuruluşları, proje ofisleri ve teknoloji şirketleri, vd. üniversite-sektör işbirliğini canlı ve yararlı olarak oluşturabilir.

Madde 30 kaldırılmalıdır.

Madde 46’dan sonraki tüm maddeler, döner sermaye dahil, TYÖK tarafından yönetmelik olarak, her üniversite türüne göre ayrı ayrı düzenlenmelidir.

DOKUZUNCU bölümde düzenlenen disiplin hükümleri, yöneticilere ayrı, öğretim üye ve yardımcılarına ayrı, idari personele ayrı ayrı yönetmelikle düzenlenmelidir. Zaten idari personelin 657’ye tabi olanları için bu düzenleme 657’de yapılmıştır burada gerek yoktur.

2547’deki adıyla (33a) kaldırılmalı ve tüm araştırma görevlileri yine 2547’deki haliyle, (50d) yapılmalıdır.

Kalite denetlenmesinde ve unvan verilmesinde yabancı hakem ve jüri üyeliği kabul edilmelidir.

Yüksek Teknoloji Enstitüleri, Teknik Üniversite’ye dönüştürülmeli, ayrıca her üniversitede, Yüksek Teknoloji Enstitüleri kurulmalıdır.

Bu yasada aynı zamanda, güzel sanatlar ve konservatuarları kapsayacak AKADEMİ adı altında bir oluşum da düşünülebilir.

Yasa taslağı önerisinde yer diğer hükümler, yukarıdaki öneriler çerçevesinde değiştirilerek yeniden fakat çoğunlukla aynen olduğu gibi yazılmalıdır.

Özetle, toplam 40 kadar maddelik bir yasa hazırlanmalı ve yukarıda arz ettiğim tüm önerilerle, her türlü üniversiteye uygulanmalıdır.

ÖZEL ÖNERİM:

Yükseköğrenimin tümüyle yeniden yapılanması için kişisel önerim:

Her üniversite (devlet, özel, vakıf, yabancı) mezunları, öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan Vakıflar tarafından yönetilmelidir. Bu yöntem, hem mezunlar açısından, hem de öğretim üyeleri açısından birden fazla üniversite vakfına üye olunabileceği şekliyle muazzam bir eşgüdüm ve sinerji yaratacaktır. Bugün profesyonel spor (özellikle futbol) kulüpleri böyle yönetilmektedir. Hatta, Galatasaray örneğinde olduğu gibi, spor kulüpleri ile okullar neredeyse aynı Vakıf tarafından yönetilmektedir.

Yeni, özel ve yabancı veya vakıf üniversitesi kurmak için halihazırdaki Vakıf üniversiteleri modeli, sadece üniversite içinde kullanılmak üzere kâr amaçlı olarak kullanılmalıdır. Bu yeni üniversiteler, belli bir süre içinde (örneğin, ilk on yıl sonrası) yukarıdaki şekliyle oluşmuş olan Vakıflara devredilmelidir.

Üniversiteleri Bölümlerden kurulu bir yapı haline getirmek gereklidir. Çünkü, Tıp ve Hukuk hariç, ki oralarda da olabilir, hem Dünyada hem de Türkiye’de, diploma veren de, öğrenci alan da, bölümlerdir (ya da “Okul=School” olarak adlandırılan, fakültelerdir).

Prof. Dr. Veysel BATMAZ
23.11.2012

Bu görüşlerin ve önerilerin gönderildiği İ.Ü. Öğretim Üyesi ve YÖK Üyesi Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK’e NOT: Bu görüşlerimi ve önerilerimi http://www.vistilefblog.blogspot.com/ da yayınlayacağım ve YÖK sayfasında yayınlanmasını istemiyorum.  Toplam dört sayfadır.


ODTÜ Senatosu: ‘Yükseköğretim Kanun Taslağı mevcut yasanın bile gerisinde’


ODTÜ Senatosu “Yükseköğretim Kanun Taslağı” hakkında yaptığı değerlendirmede taslağın hayal kırıklığı yarattığını ve mevcut yasanın yasanın bile gerisinde bir anlayış getirmekte olduğu belirtildi.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Senatosu YÖK tarafından hazırlanan “Yükseköğretim Kanun Taslağı” hakkında görüş bildirdi. Taslak hakkında yapılan değerlendirmede, hayal kırıklığı vurgusu yapıldı. Üniversiteleri temsil eden kurumların yetkilerinin elinden alındığının belirtildiği değerlendirmede, taslağa yansıyan temel yaklaşım ve ruh değişmesi gerektiği kaydedildi.
“Taslak hayal kırıklığı yarattı”
Yapılan değerlendirmede yürürlükteki 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, geçen 30 yılı aşkın süre içinde yapılan pek çok değişikliğe rağmen 12 Eylül döneminin üniversitelere bakış açısını taşımaya devam etmekte olduğunu ve YÖK’ün hazırladığı taslağın eski kanunun merkeziyetçi ruhundan ve baskıcı felsefesinden kaynaklanan olumsuzluk ve yetersizlikleri gidermekte hayal kırıklığı yarattığı belirtildi.
Değerlendirmede taslağın, üniversite özerkliğini tamamıyla kısıtlayan bir yükseköğretim sistemi getirmeye aday olduğu ve taslakta YÖK’ün yerini alması önerilen Türkiye Yükseköğretim Kurulu’nun (TYK) özerklikleri büsbütün daraltacak yetki ve görevlerle donatıldığı belirtildi.
“Üniversiteleri temsil eden yetkili hiç bir kuruluşun kalmayacak”
Yeni üst kuruluşun yetkilerini devretmediği gibi, mevcut Üniversitelerarası Kurul’un (ÜAK) bütün görevlerini üzerine almakta ve bağımsız olması gereken yükseköğretim kalite kurumunu da kendi bünyesinde oluşturmakta olduğunun belirtildiği değerlendirmede ÜAK’nın da kaldırılmasıyla üniversiteleri temsil eden yetkili hiç bir kuruluşun kalmadığı sistemde, doçentlik sınavları gibi akademik konuların bile doğrudan TYK tarafından düzenleneceği belirtildi.
Değerlendirmede taslağın 2. maddesinde belirtilen devlet üniversitelerinin çeşitliliğinin ise, sözde kalmakta olduğu ve “farklı eğitim, araştırma ve hizmet misyonlarına sahip devlet yükseköğretim kurumlarının misyonlarına uygun şekilde yapılanmalarının güvence altına alınması gerekirken, yasa taslağında düzenlenen en belirgin çeşitlilik boyutu olarak ‘özel’ yükseköğretim kurumları getirilmekte olduğu” ifade edildi.
“Taslak mevcut yasanın bile gerisinde”
Yapılan genel değerlendirme sonucunda taslağın 2547 sayılı yasanın olumsuzluklarının ve yetersizliklerinin bile gerisinde kalan merkeziyetçi bir anlayış getirmekte olduğu vurgulandı. Taslağın iyileştirilmesi için öncelikle 2547 sayılı yasanın ruhunu ve lafzını koruyan yaklaşım terkedilmesi gerektiğinin belirtildiği açıklamada taslağa yansıyan temel yaklaşım ve ruh değişmeden maddelerin tartışılmasının bir anlam taşımayacağı belirtildi.

17 Kasım 2012


YANSIMA DERGİSİ’NİN 40. YILI ETKİNLİKLERİ...
TÜYAP KİTAP FUARI’NDA
24 Kasım Cumartesi 2012 

Kınalıada  Salonu
12.00-13.00
“Yansıma Dergisi'nin 40. Yılı  ve Tekin Sönmez, 

Kıyı Dergisi Dosyası”

Yöneten:
Tekin Sönmez

Konuşmacılar:
Veysel Batmaz, Gülsüm Cengiz, Necati Mert,
Ahmet Özer,  Fethi Yılmaz

Düzenleyen: Nis Medya

10 Kasım 2012

Bugün 10 Kasım.... Anmıyoruz... Devletlü zerzevat müsamereden vazgeçmedi...


Farstı, trajedi oldu. Sörfçüsü de, proleteri de andı... Ananı da al da git....

06 Kasım 2012

VEYSEL BATMAZ'IN YENİ ÜNİVERSİTE TASLAK ÖNERİSİNE ÖNERİLERİ:


Taslağa Öneri: (http://yeniyasa.yok.gov.tr/

Yasa Taslağı Önerisi´nin Rektör atamasını düzenleyen 11(5)(ç)´de yer alan ´Cumhurbaşkanı´ terimi kaldırılmalıdır. Alternatif (5)´den de kaldırılmalıdır. Rektörü Kurul hiç bir baskıya maruz kalmadan atamalıdır. Dekan´a 15(2)´de ´yöneticilik´ görevi verilmiştir, kaldırılmalıdır. Üniversiteyi Bölüm Başkanları ve Ana Bilim Dalı Başkanları yönetir. Üniversitede, akademik yapıda amirlik/memurluk olmaz. Bu nedenle 11(1)´de´en üst amir´ terimi kaldırılmalıdır. Bu maddede yer alan ´Yönetir´ kelimesi, ´kurul kararlarını uygular´ şeklinde değiştirilmelidir. Madde 18 (1)´de, ´Bölümü Bölüm Başkanı yönetir´ ibaresi yer almalıdır. Madde 19´a da, ´Ana Bilim Dalını Başkan yönetir´ ibaresi yer almalıdır. Bu konularda, 2547 sayılı yasaya göre geri gidiş, yetki temerküzü ve tek adamlık ihdas etme eğilimi var bu taslak önerisinde. Diğer eleştirilerim saklıdır. Prof. Dr. Veysel Batmaz

TARİHÎ AZAR: BAŞBAKANI KUTLUYORUZ....

MA­KAM­DA OTU­RUR­SAN GEL­MEZ: Başbakan Er­do­ğan, Kızılcahamam toplantısı sırasında okul­lar­da ai­dat pa­ra­sı top­lan­dı­ğı­nı, hem ve­kil­le­re hem de ken­di­si­ne bu yön­de şi­ka­yet­ler ak­ta­rıl­dı­ğı­nı Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı Ömer Din­çe­r’­e sor­du. Bakan Din­çe­r’­in “Ba­na ge­len şi­ka­yet yo­k” söz­le­ri Er­do­ğa­n’­ı kız­dır­dı: “So­run ba­na gel­di, mil­let­ve­kil­le­ri­ne ge­li­yor. Sa­na za­ten so­run gel­me­ye­cek, ba­kan ola­rak sen bu­la­cak­sın. Ta­bi­i bu so­run­lar ma­kam oda­sın­da otu­ra­rak bu­lun­maz.”

04 Kasım 2012

NE İŞİN VAR DANIŞMANLIKTA?



Bu linki açtığınızda karşınıza İstanbul Üniversitesi Rektörü Başdanışmanı Prof. Dr. Faik Çelik’in, cerrahlıktan ve son iki yıldır İstanbul Üniversitesi’ndeki başdanışman yöneticilikten uzaklaşarak yeni bir mesleksel bunalıma girdiğini ikrar eden güzel ve faydalı, zannediyoruz 2010 yılında yazılmış bir yazısı var. Yani, başdanışmanlığa başladıktan biraz sonra yazılmış. Rektör Başdanışmanı diyor ki, “şimdiki aklım olsaydı, ne profesör olurdum, ne de cerrah, ne de üniversitede yönetici.”

Peki ne olurmuş?:

Ben bu soruyu kendime sordum, ve yapabileceklerim sonucunda üç meslekte karar kıldım. Bu üç mesleğin de ortak yönleri, sorumlulukları, dolayısıyla riskleri yok, ucunda mahkemeye düşmek, tazminat ödemek, şiddete uğramak yok, zevk ve sefanIn sınırını belirleme elinizde, kazançlarI azımsanmayacak miktarda, dünya nimetleri size sunuluyor, siz bu nimetlerin peşinde koşmuyorsunuz.

Popüler ve medyatik oluyorsunuz, herkes sizin için paralanIyor, adeta yaratıyor, gece yattığınızda yastığa baş koyar koymaz uyuyorsunuz. Nöbeti yok, sıcak veya soğuktan etkilenmek, yorgun düşmek söz konusu değil. Emekliyken de aktif meslek hayatınızı sürdürebiliyorsunuz.

Beyninizi çok zorlamanız da gerekmiyor, fiziksel güç gerektirmeyen masa başı işler. Mide fesatına uğramak dışında meslek hastalIğI veya iş kazası görülmüyor. Benim meslek seçimimdeki sıralamam şöyle:

1. Gazete veya televizyonda “futbol yorumculuğu ve yazarlığı”.
2. Bir gazete veya dergi adına “gurme” olarak görev yapmak.
3. Sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda “köşe veya kitap yazarlığı”. Meslek seçiminizde başarıIar dilerim.”

Biz de sana iyi seçimler diliyoruz, ne de olsa yaşın genç. Ama sormadan da edemiyoruz: Madem bu kadar bıkkınsın, ne işin var be Hocam o zaman İstanbul Üniversitesi başdanışmanlığında? Seni çok mu arayıp buldular? Böyle kafa karışıklığı ile nasıl koskoca üniversitede danışmanlık yapıyorsun? Peki, son bir soru sana: medyayı biliyor musun? T/ürk Medyasını? Medya başlı başına bir şiddet farkında değil misin? Televizyonda “orta-ya” çıkan hödükler ve enkıromenler, bu ülkede ne kadar dangalaklık varsa onu temsil etmiyorlar mı? Gazetelerdekiler keza. Sen nasıl olur da, koskoca üniversitede yüzlerce mesleği öğretmek ve öğrenmek işi olanlara bu hödüklükleri tavsiye edersin? Cerrahlık varken, en yararsız meslekleri nasıl tavsiye edersin? Üstelik bu mesleklerin nasıl doğru yapılabileceğini de belirtmeden, şu anda Türkiye'deki medyada yapıldıkları gibi. Danışmanlık yaptığın işte de böyle misin yoksa? Yoksa kara mizah mı yapıyorsun? Mevkin ve konumun mizahçılığa el verir mi? Çünkü seninle çalıştığını söyleyen Miyase Gül Tanrıverdi hanım (8.8.2011 tarihli) yorumunda, bu yazında “doğruları” yazdığını söylemiş. O da mı kara mizah yapmış? Geç gördük bu yazını ama pir gördük. Sana her iki diyarda da saadetler diliyoruz. Danışmanlığı bilmediğin konularda konuşmak diye algılıyorsan, tavsiye ettiğin seçeceğin meslekler tam sana göre.