Add to Flipboard Magazine.

21 Temmuz 2012

BUNLAR DA REKTÖR...

Harçların kaldırılması için hükümet işe başlamış... Destekliyoruz. Rektörler kösteklemiş: Rektörler, “Bize bu konuyla ilgili bir açıklama gelmedi, fikrimiz de sorulmadı. Ancak, bu para öğrencilerin ihtiyaçları için harcanıyordu. Devletin bu ücreti ikame etmesi gerekir” demiş. Yok artık deve... Başka ne için harcayacaktınız? Yoksa, Rektör ve Dekan otomobillerinin benzini için mi? Cem-ü Cem'an Demiroğlu'na kadar İstanbul Üniversitesi parasızdı; Rektör de, kendi otomobili ile işine gelirdi... Dekanlar da tüzel kişiliğe sahip fakülteleri yönetirdi, ita amiriydiler ve kendilerine tahsis edilmiş otomobilleri yoktu. Rektörler acz içindeyse, öğrenciye göz dikmesinler, onlar, öğrenci olmasaydı, TÜBİTAK'ta memur ya da, Guraba'da, gariplerin hekimi olurlardı. Bir de işin en güzel tarafı var: Öğrenciye, subvansiyonlu yemek (ucuz yemek) meğerse, öğrencinin kendi parası ile veriliyormuş, bunu da öğrenmiş olduk. Rektörlere geçit yok ! Harçlara hayır ! Devletin parası yoksa, kapatsın bu üniversiteleri. Ya da, "öğrenci, öğretim üyesi, mezunların" kuracağı vakıflara devretsin hepsini...


Bir de işin, küçük Amerikayız ya, oradaki cephesi var: Ürkütücü...
ABD ekonomisini tehdit eden unsurlardan biri olan öğrencilerin kredi borçları 150 milyar dolar olurken, ödenmeyen krediler 8,1 milyar doları aştı.

19 Temmuz 2012

"TAM GÜN" YOK... NEDİR BU CEHALET? ÜSTELİK ÜNİVERSİTEDE...

Anayasa Mahkemesi TAM GÜN yasasının bazı maddelerini iptal etmiş. Sanki böyle bir yasa varmış gibi koca koca tıpçılar, bundan bahsediyor. Medya'nın cahil kuyruğuna takılırsanız siz de bu hale gelirsiniz. Türk hukukunda "tam gün" diye bir kavram, bir husus veya bir laf yok. Daimi statü ile kısmî statütü var(dı). Bu iki statünün de tam gün, yarım gün, çeyrek gün ile ilgisi yok. Mesai saatleri, kanunda belirlenmiş durumda değil. Her hizmetin gerektiği kadar, idari olarak belirleniyor. Öğretim üyesi tıpçı farklı, hastane hekimi farklı saat çalışır. Anladınız mı? Neden, polislerin bazıları günde 12 saat, masa başındakiler 8 saat çalışıyor? Kaptanlar da 24 saat çalışmıyorlar mı? Tıpçıların üniversiteden elini çekmesi artık farz oldu...

18 Temmuz 2012

SİZ NEYMİŞSİNİZ BE ABİ !!!

Özel üniversite de denen, Vakıf Üniversiteleri meğerse dünyanın en teknolojik, en iyi, en başarılı üniversiteleriymiş, haberimiz yokmuş. Kadrolarının kahir ekseriyeti, devlet üniversitelerinden devşirilen kapıkullarından ve Rektörlük ve YÖK pısırıklarından oluşan bu üniversitelere YÖK'ün sorması lazım değil mi? Siz devletteyken ne idiniz ki, vakfa on binlerce liralık maaş karşılığı vakfettiğiniz bilimsel geçmişiniz birden bire ne oldu? YÖK derhal, mesnedi olmayan abuk sabuk ve yanıltıcı reklam ve tanıtım ilanı veren Vakıf üniversitelerinin kendilerini bunca boş ve "hoş" öven reklamlarını yasaklamalı. Bilmem biliyor musunuz, ABD'de üniversite reklamı, eleman ilanı ve yayın ilanı dışında yasaktır. Üstelik, Türkiye'de artık Vakıf üniversitelerinin bazıları tam iflas bayrağı çekmişken, sırada diğerleri beklerken, zaten YÖK tarafından sağılacak "tüketici" diye görülen öğrencinin mağdur edilmesinin yolu YÖK tarafından kapatılmalı... Tüm üniversiteler, öğrenci-öğretim üyesi-çalışan ve mezunların kuracağı vakıflara devredilmeli. Bölümlere tüzel kişilik ve ita amirliği verilmeli. Üniversiteye giriş Bölümler tarafından yapılmalı.

09 Temmuz 2012

REKTÖRE BAK REKTÖRE: BÜYÜK İHTİMALLE TIPÇIDIR.... DEĞİLSE DE İŞLETMECİDİR... SORUŞTURMA YAPILINCA CEZA VERİLMEK ZORUNDAYMIŞ... DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNİ OKUMADIĞI, HUKUKTAN ANLAMADIĞI BELLİ...


"Harçları Protesto Düşünce Özgürlüğüdür"
Mahkeme, öğrencilerin davranışını ’düşünceyi açıklama hürriyeti’ kapsamında değerlendirdi.



SDÜ Güzel Sanatlar Fakültesi önünde 3 Ekim 2011 tarihinde üniversite harçlarına yapılan zamları protesto eden 51 öğrenci hakkında üniversite yönetimi soruşturma başlatmıştı. Güvenlik kamerası ve polisin çektiği görüntü kayıtları incelenerek kimlikleri belirlenen öğrenciler hakkındaki soruşturmanın ardından SDÜ Rektörlüğü, eyleme katılan 51 öğrenciye 15 gün okuldan uzaklaştırma cezası vermişti. Üniversite yönetimi, soruşturmayı protesto eden 1 öğrencinin ise 1 ay okuldan uzaklaştırılmasına hükmetti. Kararın 5 Mart 2012’de uygulamaya konmasının ardından 51 öğrenciden 20’si, yürütmenin durdurulması istemiyle Mart 2012’de Isparta İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
Isparta İdare Mahkemesi, geçen hafta öğrencilere tebliğ ettiği kararda ’Düşünceyi açıklama hürriyetinin demokratik bir toplumun en önemli temellerinden biri olduğuna’ vurgu yaparken, "Kamu düzeninin bozulmadığı anlaşıldığından kanunlara uygun olarak yapılan basın açıklaması nedeniyle tesis edilen dava konusu disiplin cezasında hukuka ve hakkaniyete uyarlık görülmemiştir" denildi.
REKTÖR: EN DÜŞÜK CEZAYI VERDİK!
Konuyla ilgili inceleme yapılması için Hukuk Fakültesi’nden bir öğretim üyesinin tayin edildiğini anlatan Rektör Prof. Dr. İbicioğlu, şunları söyledi:
"Arkadaşımız hazırladığı raporu yönetim toplantısına getirdi. Raporu hazırlayan soruşturmacı, öğrenciler hakkında 1 yıla kadar okuldan uzaklaştırma cezası talep etti. Ancak ben öğrencilerin sicillerine işlenmemesi ve içlerinde ceza almayacak öğrenciler de olabileceğinden yola çıkarak itiraz ettim. Bunun üzerine raporu hazırlayan arkadaşımız böyle bir ayrım yapılamayacağını belirtti. Bazı öğrencilere 1, bazılarına ise 2 yarı yıl uzaklaştırma cezası istendi. Karara direnerek ve tüm affediciliğimizi de kullanarak cezaları 15 güne düşürdüm. Sonuçta bir soruşturma yapıldı ve ceza verilmek zorundaydı. Disiplin yönetmeliğine göre bu ceza kaçınılmazdı. Biz de yönetim olarak en düşük cezayı uyguladık."
(Ajanslar)


01 Temmuz 2012

"GÖSTERİŞÇİ TÜKETİM" KAVRAMINI YARATAN İLETİŞİM FİLOZOFU

VEBLEN SEMPOZYUMU
Mühedisler Kapitalizme VeblenKapitalizmin eleştirisi içerisinde  farklı bir yere sahip olan Veblen`in düşüncelerinin tartışılacağı sempozyum  6-7 Temmuz 2012 tarihlerinde sabah 8:30'da İstanbul'da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu'nda yapılacak. Veblen'in temel kuramlarına ve kavramlarına odaklanan uluslararası sempozyum, "araştırmacıları, akademisyenleri, lisansüstü öğrencilerini, eylemcileri ve mühendisleri bir araya getirerek, Veblen'in finansallaşmış kapitalizm, finansal krizler ve kapitalizmin tahripkâr doğası üzerine ileri sürdükleri ile onun akılcı bir iktisadi düzenin kurulmasında “mühendislere” biçtiği rol ve bu bağlamda ister devrimci bir altüst oluşla, isterse de reformist düzenlemelerle olsun, politik yoldan dünyayı değiştirmenin zorluğuna dair duyduğu ciddi kuramsal şüpheleri hakkında tartışmalarını sağlayacak bilimsel bir zemin sunmak" amacını taşıyor.
.