Add to Flipboard Magazine.

30 Aralık 2009

ESKİ REKTÖRLER DE SORUŞTURULSUN...

Özellikle, İstanbul Üniversitesi eski rektörleri Kemal Alemdaroğlu ve Mesut Parlak da soruşturulsun...

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, eski YÖK başkanları Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç hakkında soruşturma açılmasını istedi. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde başlatılan 'Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim' raporunu açıklayan kurul, yükseköğretimde ciddi bir denetim zafiyeti olduğunu vurguladı. Rapor, 'teftiş, inceleme ve soruşturma ve diğer idari işlemlerin yapılmasının temini için' Başbakanlık'a gönderildi.
YÖK'ün ilk defa denetlenmesi anlamına gelen rapor, çok sayıda çarpıcı bilgiyi belgeleriyle ortaya koyarken, geçmiş YÖK yönetimlerinin yaptığı 'hukuksuzluğu' gözler önüne seriyor. Raporda, "YÖK başkanları ve üniversite rektörlerinin hukuka aykırı uygulamaları Anayasa ile öngörülen denetim olgusunun tamamıyla işlevselliğini yitirmesine yol açmıştır. Bu husus özellikle üniversite ve YÖK yöneticilerinin hesap verilebilirlik ile ilgili algılamalarının değişmesine neden olmuş ve böylece yükseköğretim alanı yolsuzluk ve usulsüzlüğün artmasına elverişli bir çevre hâline gelmiştir." deniliyor.

Rapora göre Yükseköğretim Denetleme Kurulu, devlet üniversiteleri üzerindeki gözetim ve denetim anlamındaki asli fonksiyonundan neredeyse bütünüyle çekilmiş durumda. Son 10 yılda bu alanda yapılmış tüm görevlendirmeler, 2006 yılında Denetleme Kurulu'na verilen 3 üniversite (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi) ile ilgili 'genel denetim' görevinden ibaret. Buna karşılık Kurul, genel denetim çalışmalarını bütünüyle vakıf üniversitelerine yönlendirmiş. 2000-2008 yılları arasında toplam 223 genel denetim raporu düzenlenmiş, bu raporlardan sadece üçü devlet üniversitelerinin denetimlerine, diğerleri ise vakıf üniversitelerine yönelik.

ÖZAL DÖNEMİ BİTTİ, ÖZ-KÖŞK GİTTİ


Medya’da "YILDO" DEMOKRASİSİNİN SONUNA GELİNDİ: Ertuğrul Özkök Hürriyet varakının Genel Yayın Yönetmenliği'nden ayırıldı! Köşe yazarlığına devam edecek.

Bkz: http://vistilefakademik.blogspot.com/2009_09_27_archive.html

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz “köşeci”lerin ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga cahilliğe karşı, bu kavga “hürriyet” kavgasıdır.

(Nazım Hikmet’ten uyarlama)



Nazım Hikmet’in şiirinin aslı ve tamamı:

HÜRRİYET KAVGASI

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.

Beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

Nazım Hikmet (1962)

07 Aralık 2009

PEKİ NEDEN TRT "RATING" İHALESİ AÇTI O ZAMAN?

Bilindiği gibi bundan bir süre önce TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, TRT'nin rating ihalesi için düğmeye basmış ve geçtiğimiz aylarda 4 milyon TL'ye bir şirkete "televizyon izleme ölçümü" yapması işini ihale etmişti. Fakat aynı TRT reklam pazarlamasını özel bir şirkete de devretmişti: http://vistilefblog.blogspot.com/2009_08_30_archive.html

Rating reklam amaçlı olduğu halde, aşağıdaki haberi yukarıda verdiğimiz linkteki haber ile birlikte nasıl yorumlamalıyız? TRT ne yaptığını biliyor mu?Yorum sizin:

TRT'de Reklam Devrimi

TRT reklam pazarından çıkıyor. İngiliz devlet kanalı BBC gibi reklam alınmayacak. Genel Müdür İbrahim Şahin'in önemli mesajları şöyle:

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, TRT'nin İngiliz devlet kanalı BBC gibi reklam almadan, tamamen devlet yardımıyla yayıncılık modelini hedeflediğini açıkladı. Şahin, "Önümüzdeki süreçte reklam pazarından çıkmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Akşam gazetesinin haberine göre, TRT yönetimindeki ikinci yılını 22 Kasım'da dolduran Şahin ile bu süre içinde attıkları adımlar ile yeni projelerini konuştuk. Şahin'in verdiği mesajlar şunlar:

KAMU FİNANSMANI DOĞRU MODEL: TRT gelirlerini üç kaynaktan sağlar. Elektrik faturalarındaki kesintiler, bandrol ücretleri ve reklam gelirleri. TRT bütçesinin yüzde 60'ı elektrik faturalarından gelir. Dünyanın her yerinde kamu yayıncısının durumu buna benzer. Kamu tarafından finanse edilirler. Spor, müzik, çocuk kanalları, Arapça, Farsça yayın yapan kanallar isteniyor. Hepsi bu ülkenin, halkımızın yararınadır, çıkarınadır. Onun için de kamu tarafından finanse edilmeleri çok doğaldır.

BBC MODELİ: Biz televizyonları biraz yönlendiren, onlara çeki düzen veren bir kurum olmak zorundayız kamu yayıncısı olarak. İngiltere'de BBC, Almanya'da ZDF gibi. Onların mutlak surette gelirleri kamudandır. Örneğin BBC hiç reklam parası almıyor. Fransız kamu kanalında da reklam yasaktır. Önümüzdeki süreçte becerebilirsek biz de reklamdan çıkmayı düşünüyoruz. Benim fikrim de reklamları özel TV'lere bırakmaktan yana. Tabii bu açığın da bir şekilde karşılanması lazım. Bu yönde karar alınırsa şu anda elimizdeki üç yıllık reklam sözleşmelerinin bitiminde reklamsız yayıncılık başlayabilir.

GEREKSİZ REKABET BİTER: Gelirimizin yüzde 4'ünü reklamdan kazanıyoruz. 2008 yılında 780 milyon YTL'lik bütçenin 32 milyonu reklam geliridir. Reklamsız yayıncılık, rakiplerimizin reklam gelirlerinin düşmesini engelleyeceği için düşmanlığı da ortadan kaldırabilir. Bizim çok fazla para aldığımızı sanıyorlar. Onun için de gereksiz bir mücadele var.

ELEKTRİK FATURALARINDAKİ KESİNTİ: İnsanlar bilmedikleri için tepki gösteriyor. TRT'de yüzde 3.5 pay kesilirdi eskiden. Bu pay şimdi yüzde 2'ye indirildi. Geçen sene de brüt yüzde 2'den net yüzde 2'ye indirildi. Eskiden yüz lirada 2 lira alınırdı. Şimdi ise 100 TL'de 60 kuruşa denk geliyor. Başka kesintiler de var elektrik faturalarında. Ama iş TRT olunca gürültü çıkıyor. Türkiye'de hane başına düşen pay yıllık 4 TLdir. İngiltere'de yılda 180 Sterlin alınıyor. İtalya'da ise her ev 200 Euro ödüyor.