Add to Flipboard Magazine.

28 Eylül 2009

26 Eylül 2009

NEREDE BİZİM ANA BİLİM DALLARI?

YÖK değişik fakültelerde ana bilim dalları ile ilgili düzenleme yaparken, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde tüm ana bilim dallarını, rektörlükten anlamaz Alemdar Kemal'in rektörlüğü sırasında, 6 Mayıs 2002 tarihinde kaldırdığını unutmuş görünüyor. Kerelerce düzeltilmesi için başvuruda bulunduğumuz yedi yıldır süren bu hukuki sakatlık, Fakülte'de hukuka ve yasaya aykırı olarak "Alemdaroğlucu-Parlakçı tek adam yönetimi" ihdas etmiş bulunuyor. Bu hukuki sakatlık yetki ve işlem yönünden, Fakültenin tüm idari ve akademik kurullarını Yasal olarak "oluşturulamaz" ve "karar alamaz" hale getirerek, öğrenciler ve öğretim elemanları için "telafisi imkansız mağduriyetler" yaratıyor. Anayasaya, yasaya ve yönetmeliklere aykırı olan bu durumda, SORUYORUZ: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ana bilim dalları ne zaman açılacak?

HUKUK FAKÜLTELERİNE YENİ DÜZENLEME:

YÖK Genel Kurulu’nda 27 Ağustos’ta alınan bir kararla, hukuk fakültelerinin 13 adet anabilim dalı şeklinde örgütlenebileceği karara bağlandı. Uygulamada anabilim dalları arasında Avrupa Birliği Hukuku’nun yanı sıra, Roma Hukuku, Karşılaştırmalı Hukuk, Çevre Hukuku gibi alanların yer almaması dikkat çekti. Hukuk fakültelerinde 2003’ten bu yana açılan Avrupa Birliği Anabilim Dalının artık ceza hukuku ve idare hukuku içinde bilim dalı olarak ele alınmasının yolu açılıyor. Ancak hangi anabilim dalı içinde yer alacağına ise fakültelerin karar vereceği belirtiliyor. VATAN’ın konuya ilişkin sorularını yanıtlayan hukukçular YÖK’ün kararıyla ilgili şöyle konuştu:

‘Biz zenginlik olsun istedik’

YÖK Üyesi Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu: AB Hukukunun tamamını hiç kimse bilemez. Böyle geniş kapsamlı bir alanı da bir ana bilim dalının içine hapsetmeyelim istedik. Örneğin İnsan hakları konusunda da ana bilim dalı yok. Bu insan haklarının önemsiz olduğu bir konu olduğu anlamına mı geliyor? İnsan hakları da tıpkı AB gibi birden çok ana bilim dalını bünyesinde bulunduran ’multidisiplinel’bir alan. Biz bu değişiklikle daha fonksiyonel olsun, fakülteler güçlü oldukları alanlarda AB konusunda da eğitim versin istedik. Ben Anayasa hukukçusuyum, AB beni ilgilendirmiyor mu? Her ana bilim dalını ilgilendiriyor. Hukuk Fakültesi dekanları da aynı görüşteydi. Ana bilim dalı AB konusunu fakirleştirir, biz zenginlik olsun istedik.

‘AB uzmanı yetişmeyecek’

Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu (Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): Avrupa’da 900 Jean Monnet, yani AB Ana Bilim Dalı uzmanı profesör var. Tam üye her ülkede ortalama 250 Jena Monnet Profesörü var. YÖK’ün AB kürsülerini kaldırmaya yönelik kararı son derece olumsuz bir gelişme. Tam üyelik yolunda müzakere sürecinde olmamıza rağmen AB kürsülerini kaldırıyoruz. AB kürsüleri zaten fonlarını AB tarafından karşılıyor. Türkiye’de sadece 6 Jean Monnet Profesörü var. Böylece bu rakamın AB seviyesine getirilmesi de engellendi. AB uzmanı yetiştiremeyeceğiz.

‘Dış dünyaya kapanırız’

Prof. Dr. Mehmet Altan (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi): Ben YÖK’ün böyle bir karar vereceğine inanmıyorum çünkü bu YÖK’ün boyunu aşar. AKP olmadık işlerle ilgili adımlar atar sonra bu adımlar geri döner. AKP’nin AB reformlarını gerçekleştirmiyor ve top çeviriyor. YÖK’ün AB kürsülerinin kaldırılmasına yönelik vereceği karar AB’ye bizim artık AB’ye girmek istemediğimizin sağlam bir kanıtını verir. Elbette müzakereler böyle bir karardan doğrudan etkilenmez. YÖK’ün kararı Türkiye’nin dış dünyaya kendisini kapatmasına yol açabilir.

‘Teknik bir düzenleme’

Prof. Dr. Mustafa Akkaya (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): YÖK’ün anabilim dallarını yeniden yapılandırılmasına ilişkin kararı geçtiğimiz hafta bize ulaştı. Bu konuyu akademik kurulda ele alacağız. Hiçbir şekilde alanların yok olması diye birşey yok. Teorik olarak ilişkili alanlarda ’bilim dalı’şeklinde yapılanması tercih olarak sunuldu. Bu karar ders olarak ortadan kaldırılmasıyla ilgili değil. Yalnızca teknik bir düzenleme yapılıyor. Ancak AB Hukukçusu olsaydım, belki bu durumu eleştirebilirdim.

‘Karar için gerekçe olamaz’

Prof. Dr. Ünal Tekinalp (İstanbul Üniversitesi Avrupa Hukuku Bilim Dalı Eski Başkanı): YÖK, bu konuda karar verirse yıllarca uğrunda emek harcana tüm yapı yıkılacak ve zaten yetersiz olduğumuz AB hukuku konusunda iyice gerileyeceğiz. Tam üyelik görüşmeleri yapan bir ülke AB hukukunda kendisini başta bakanlıklar düzeyinde tüm üst yapısıyla hazırlaması gerekirken tam tersini yapıyor. Yani bu kararı verecek kişiler AB mekanizması ve kuralları hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Böyle bir karar vermek için hiçbir gerekçe olamaz. (Vatan)

19 Eylül 2009

İ.Ü.İLETİŞİM FAKÜLTESİ AÇILDI. İLK HAFTA ÖĞRENCİLER DERS YAPILMAYACAK SANDILAR

ECE AYHAN

Datça/Muğla, 1931 - İzmir, 12.07.2002 - Şiirimizin en önemli "ustalarından biri" olarak adlandırılan Ece Ayhan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi.

İlk şiiri 1954'te "Türk Dili"nde yayımlandı. Bu dönemde, sonradan ilk kitabı Kınar Hanımın Denizleri'ne (1959) aldığı, kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de II. Yeni'nin içinde kendine farklı bir kanal açtı.

1965'te yayımladığı Bakışsız Bir Kedi Kara ve 1968'de yayımlanan Ortodoksluklar'la neredeyse bütünüyle "özel bir dil" halini alan bu şiir, Ayhan'ın, 1973'te yayımladığı ve daha geniş bir okur kitlesince alımlanan Devlet ve Tabiat'ıyla birlikte bu kez de "Sokağın diliyle" okurunu oluşturdu. 1977'de yayımlanan ve kitapla aynı adı taşıyan ünlü şiirini ve ilk dört kitabını içeren Yort Savul ise Ece Ayhan şiirinin kendisinden sonraki kuşaklar üzerindeki gücünün belki de topluca ayna-belgelenişi idi. Ayhan'ın '82 sonrası şiirlerinin bir bölümünü, kimi yazı ve konuşmalarıyla birlikte içeren Çanakkaleli Melâhat... 1991'de "düzşiirler" alt başlığıyla yayımlanmıştı. Ece Ayhan'ın bazı kitapları sırasıyla şöyle: Son Şiirler, Bütün Yort Savul'lar, Şiirin Bir Altın Çağı, Başıbozuk Günceler, Aynalı Denemeler, Dipyazılar, Morötesi Requiem, Sivil Denemeler, Kara.

MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:

-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine.
Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor

Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:

Aldırma 128 İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek