Add to Flipboard Magazine.

27 Mayıs 2007

27 Mayıs'ı Coşku ile Kutluyoruz...

28 Nisan 1960 sabahı, İstanbul Üniversitesi Merkez Binası önündeki Atatürk heykelinin
hemen yanında, bir kaç polis, bir polis jip’ine, pardesülü yaşlı bir adamı yerde sürükleyerek bindirmeye çalışıyordu. Polis’in yerde sürüklediği kişi, İstanbul Üniversitesi Rektörü Hukukçu Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami ONAR’dı.

Öğrenciler bu nedenle o gün gösteri düzenlediler ve öğrenci gösterileri Ankara’ya sıçradı; Ankara SBF, Hukuk ve Gazi Eğitim Enstitülerinde öğrenciler polisle çatıştı.

Olaylar hızla gelişti; bir ay sonra, 27 Mayıs 1960 sabahı, yüz kadar yüzbaşının örgütlediği ve başında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in bulunduğu bir harekatla, Ordu devlete el koydu...

27 Mayıs olmuştu...

Anayasa değişti...

Özgürlükler geldi,

Adil bir Hukuk oluşturuldu ve uygulandı...

Özgürlüklerimizin büyük bir çoğunluğunu 27 Mayıs’a borçluyuz;
esaretimizin önemli bir kısmını da 12 Eylül’e...

19 Mayıs 2007

19 Mayıs günü, Gazi’yi sevgi, saygı, minnet ve hasretle anıyoruz.

Gazi, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Ardından Amasya Tamimi yayınlandı. ‘Milli İrade’ sözü bu coğrafyada ilk kez telaffuz edildi. ‘Milli İrade’, herkes eşit demektir. Zengini fakiri eşittir. Kadını erkeği eşittir. Alevi’si Sünni’si eşittir. Irkı, etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun bütün insanların eşit vatandaşlık haklarıyla donatılması demektir.

Anadolu Türk halkının kurtuluşu için mücadele verdiği sırada hakkında ölüm fermanları çıkartılan ATATÜRK için Yakup Kadri şöyle demektedir:

‘Mustafa Kemal’in daima meçhul kalan tarafı Büyük Zafer’ ini başarmadan önce çektiği azap ve işkencedir. ‘Devlet batıyor’ der, padişah gözlerini kapar. Sorumlular dudak büker. Amirlerine dert anlatamaz. Devlet ve siyaset adamlarını yola getiremez. Arkadaşlarına söz geçiremez. Kapıları çalar, açılmaz. Bağırır çağırır, işiten olmaz’

İçinde bulunulan siyasal duyarsızlık Atatürk’ü psikolojik çöküntüye sevk etmemiş, tam tersine Anadolu Türk halkı ile beraber olup işgali bertaraf edeceğinden emin hissettirmiştir.

‘Öyleyse ya istiklal ya ölüm!
İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktı.
Bir an için bu kararın uygulanmasında başarısız olunacağını düşünelim.
Ne olacaktı?
Tutsaklık.’
ATATÜRK

Atatürk öncülüğünde azim ve başarı ile yürütülen Milli Mücadele sonunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Atatürk, Türk halkını hem içinde bulunduğu bu durumdan kurtarmak hem de kurduğu devleti sağlam temeller üzerinde yapılandırıp yaşatmak için Altı İlke’yi ve bu ilkeler doğrultusunda yapılan inkılapları Türk halkının desteği ile yaşama geçirmiştir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti sağlam temellere oturmuş, Türk halkı da ilke ve inkılaplar yoluyla çağdaş yaşam standartlarına ulaşma imkanına sahip olmuştur.

19 Mayıs’ta Gazi’yi saygı, sevgi, minnet ve hasretle anarken, onun devrimlerine sahip çıkan Türk Gençlinin de ulusal bayramını kutluyorum."

Milli Mücadele ruhu; Milli İrade ve Tam Bağımsızlık ülküleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluş ve devam ülküleri haline dönüştü. Emperyalizme karşı savaşan Milli Güçler, emperyalizm kadar toplumu her anlamda geriye götüren yerel feodal ve bağnaz bağları da reddetti.

Atatürk önderliğinde Milli Mücadeleyi örgütleyen Türk halkı, ışığını uygar bilimden ve akıldan alan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Ancak toplum, zor savaş koşullarından binbir güçlükle çıkmış, milli mücadeleyi vermiş, ekonomik olarak iyiden iyiye fakirleşmiş, bilim ve kültürde gerilemişti.

Atatürk, Türk halkını hem içinde bulunduğu bu durumdan kurtarmak hem de kurduğu devleti sağlam temeller üzerinde yapılandırıp yaşatmak için Altı İlke’yi ve bu ilkeler doğrultusunda yapılan inkılapları Türk halkının desteği ile yaşama geçirmiştir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti sağlam temellere oturmuş, Türk halkı da ilke ve inkılaplar yoluyla çağdaş yaşam standartlarına ulaşma imkanına sahip olmuştur.

19 Mayıs’ta Gazi’yi saygı, sevgi, minnet ve hasretle anarken, onun devrimlerine sahip çıkan Türk Gençlinin de ulusal bayramını kutluyorum.


Öğr. Gör. Serdar TAŞÇI

06 Mayıs 2007

35 YIL ÖNCE 12 MARTÇILAR, 25 YAŞINDAKİ ÜÇ GENÇTEN KORKTULAR: DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN, HÜSEYİN İNAN TBMM KARARI İLE İDAM EDİLDİLER...

DENİZ GEZMİŞLE SÖYLEŞİ (DEVRİM GAZETESİ, 23 ARALIK 1969)

DENİZ GEZMİŞ'İN DEVRİM GAZETESİNE VERDİĞİ RÖPORTAJ:

Atatürk'ün, "Tam bağımsızlık" ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:

- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal'ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal'in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa'nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal'in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

- Mustafa Kemal'in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı'ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

- Bugün Türkiye'de Kemalist Devrim'in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs'ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardı" Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa'nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal'in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

- Mustafa Kemal'in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı'ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

- Bugün Türkiye'de Kemalist Devrim'in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs'ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklard.

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal'in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

- Bazı çevreler bu görüşleri, "devrim yobazlığı" sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, "halk kızar" diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye'nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir."

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal'in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

- Bazı çevreler bu görüşleri, "devrim yobazlığı" sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, "halk kızar" diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye'nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir."

(Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık 1969 - Sayı: 10 - Sayfa: 2-7)

35 YIL ÖNCE 12 MARTÇILAR, 25 YAŞINDAKİ ÜÇ GENÇTEN KORKTULAR: DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN, HÜZEYİN İNAN TBMM KARARI İLE İDAM EDİLDİLER...

DENİZ GEZMİŞLE SÖYLEŞİ (DEVRİM GAZETESİ, 23 ARALIK 1969)

DENİZ GEZMİŞ'İN DEVRİM GAZETESİNE VERDİĞİ RÖPORTAJ:

Atatürk'ün, "Tam bağımsızlık" ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:

- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal'ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal'in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa'nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal'in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

- Mustafa Kemal'in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı'ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

- Bugün Türkiye'de Kemalist Devrim'in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs'ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardı" Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa'nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal'in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

- Mustafa Kemal'in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı'ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

- Bugün Türkiye'de Kemalist Devrim'in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs'ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklard.

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal'in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

- Bazı çevreler bu görüşleri, "devrim yobazlığı" sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, "halk kızar" diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye'nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir."

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal'in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

- Bazı çevreler bu görüşleri, "devrim yobazlığı" sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, "halk kızar" diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye'nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir."

(Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık 1969 - Sayı: 10 - Sayfa: 2-7)

05 Mayıs 2007

ÇAĞLYAN'DA MEDYA SLOGANLARI...

"VUR VUR İNLESİN, AYDIN DOĞAN DİNLESİN..."

"BİR TAYYİP ALANA; AYDIN DOĞAN BEDAVA..."

"SATILMIŞ MEDYA..."

Evet, en büyük miting olarak geçen Cağlayan Cumhuriyet mitinginde, medya yerden yere vuruldu. İletişim Fakültesi olarak, halkın bu sesine kulak vereceğiz. Medyaya düşman yetiştirmeye devam edeceğiz... Okulumuzdan Aydın Doğan ve ilh'lerin ilişkisini keseceğiz.... Fakülteye, gizli gizli, altan altta, siyaseti sokmayacağız...

Bu arada ilginç gelişmeler de oluyor. Vistilef Yayın Frubun'dan Prof. Dr. Veysel Batmaz'ı, Vuslat Doğan Sabancı, konferanslara davet ediyor... Vistilef'e yaptığı açıklamada, Prof. Batmaz, Vuslat Hanım'ın davetine gideceğini ve orada gerekli müdahalelerde bulunacağını açıkladı. Komik olan şu: Koskoca MEME, Veysel Batmaz'ı basından biri olduğunu zannediyor. Prof. Batmaz, "konferansa gideceğim ve ilk önce bu bilgisizliklerini düzelteceğim." dedi.

From: Ayça Erkan
To:
vbatmaz@istanbul.edu.tr
Sent: Friday, May 04, 2007 10:37 AM
Subject: Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) 2007 Dünya Kongresi & 56. Genel Kurul Toplantısı - Basın davet mektubu


Sayın Veysel Batmaz,

Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) 2007 Dünya Kongresi ve 56. Genel Kurul’u 12-15 Mayıs tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilecek.

Hürriyet Gazetesi’nin ev sahipliğinde düzenlenecek IPI 2007 Dünya Kongresi ve 56. Genel Kurul’da; dünyanın tüm ülkelerinden medya yöneticileri, yayın yönetmenleri, editörler, dünya çapında tanınan muhabirler ve akademisyenler bir araya gelerek dünyanın gidişatının özgür basını nasıl ve ne kadar etkilediğini tartışacak, stratejiler belirleyecek.
Her sene farklı bir ülkede organize edilen Kongre’de bu yıl ele alınacak konular arasında şu başlıklar yer alıyor:

- Türkiye: Demokratik Deneyimi Paylaşmak
- Modern İletişim Teknolojileri ve Demokratikleşme Süreci
- Medyanın Yeni Sahipleri Kimler?
- İnsan Hakları Sorunu: Aile İçi Şiddet

- Hepimizin Öteki Olduğu Bir Dünyada Habercilik
- Yorum ve Habercilik: Zorlu Beraberlik
- Açık Oturum

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in katılımıyla gerçekleştirilecek açılış töreninde sizlerle birlikte olmaktan ve Konferans boyunca görüşlerinizden yararlanmaktan büyük mutluluk duyacağız.


Vuslat Doğan Sabancı
IPI- Uluslararası Basın Enstitüsü Başkan Yardımcısı